8 Aralık 2012 Cumartesi

O BÜYÜK GÜN...

“O büyük gün yaklaşıyor ” diyemez korkardım eskiden olsa ama ben büyük bir kitap okudum ve inandım. O’nun adı Levh-i Mahfuz .
O’nu okuyunca anladım ki Kur’an ile aynı elden çıkma.
Şükür kavuşturana Muhammed.
Selam sana ve sana dönüşen herkese, ümmet-i Muhammede.
Binlerce yıl bekleyen ruh yuvaya dönmek için son düzlükte ve pır pır atan kalblerde Vakti beklemekte…
                    KıYMeT        Zamanı

KıYaMeT zamanı aslında KıYMeT zamanı olmasın sakın.
Yaptıklarının ve yapmadıklarının kıymetini anlama zamanı.
Yapa-bilme zamanı ,

Levh-i Mahfuz ile bilme ve yapma zamanı.
iHLaS ile çıkılan yolda hakikat ile buluşma ve SaLiH.
Bir olan kalblerin bizi yapabilme zamanı…


Levh-i Mahfuz hemen şimdi diyenlere kısa yol.

8 Kasım 2012 Perşembe

                                 Hep Yalnız ve de Öğrendikçe Mutlu
     Hep yalnız olduğunu ne zaman öğreneceksin. Kalabalıklar içinde bile hep yalnız.
Ve sen yalnız kalmayı sevmediğin için bizler varız.
Yoksa bu koca dünyada tek başına olmayı mı isterdin.
Öyleyse hepimizi kendin kadar sevebilmek neden bu kadar zor.
          -Kendinle konuşur gibi konuşabilmek,
                  -Kendine alır gibi verebilmek,

-Etrafında mutlu ve gülümseyen insanları görmek istiyorsan önce mutlu etmeyi ve
gülümsetebilmeyi öğrenmelisin...
                 -Acılarının azalmasını istediğin kadar başkalarının acılarını dindirebilmelisin
Yalnızlığındaki  "ben"i mutlu edebilmek için BİZ'i öğrenmelisin.
Sen "ben" le kaybettiğin mutluluğu BİZ'de bulacaksın....
   Bizi hepimiz olarak anlamak için ise Levh-i Mahfuz okumalısın...

17 Ekim 2012 Çarşamba

Kimse beğenmese beni ne çıkar.
Bir tek sen bana yeter de artar.

Neler çeksem de demem Ah.
Aklımdan hiç çıkmayansın Allah.

Kalmadı bende söyleyecek söz de.
Bana yer kalmadı artık bu özde.

Söz artık Levh-i Mafuz ellerinde.

5 Ekim 2012 Cuma

                                            EVRENDEKİ GÖREVİM VE YERİM NEDİR? (ve İçimdekinden cevaplar)
       Önce görevini tamamlarsın o görev kendini bulmandır .Sen görevini tamamlarsan ben de sana evrendeki  yerini söylerim. Ve her yer, o yerdeki kişi için evrenin en güzel yeri olacaktır. Bunu sana garanti ederim. Özetle sen; sen olarak ölmeye karar verirsen , ben de sen olarak yaşamaya karar veririm.
      Buradan oraya bakarsan ise şunu görürsün : Kimliksiz olan Tanrı kimlik sahibi olduğu bir evren hayal etti. Kimlik yaratabilmek için önce kim olduğunu unutmalıydı. Zaman ve mekan bu görevi başardı. Böylece Tek olan önce çoğaldı. Çoğaldıkça daha fazla unuttu. Unutarak başladığı her kimlikten isimlerini öğrendikçe daha fazla hatırlayarak uyandı ve o son kimlikte sonsuz mutluluğun tarifini de buldu. Böylece o kimliği sonsuzluğa taşıdı. Unutarak başladığı kimliklerine ademler,  hatırlayarak uyandıklarına İsalar adını verdi. Tek olan bize dönüştü ve hayal gerçek oldu. A harfi 1, İ harfi 9 olarak hatırlamamız için konumlandırılmıştı.
          Şimdi sen ; Ademlerden isen gözünü açtığında “Ben varım” deyip sonsuzluğu aramaya başlayansın. İsalardan isen gözünü açtığında “Biz varız” deyip sonsuzlukla buluşansın. Gözünü kapattığında ise zaten sen de hepimiz gibi tek olansın. Hayal olup biz olsan da gerçek olup tek olsan da elbet burada var olacaksın. Ama orada; sen ancak Sen olarak kaybolmalara devam edeceğin bir rüyadasın. Uyan artık ey güzellik…
Uyanman için yüzüne su çarpmamı istersen şayet : "Al sana kova dolusu Levh-i Mahfuz."

2 Ekim 2012 Salı

Zor bir rüyanın içindesindir. Sonra bir an gelir rüyada olduğunu hatırlarsın. İşte öyle günlerdeyiz şu an. Ve bu anlar uyanmadan hemen önceki döneme denk gelir. Bazen kendi kendine uyanır insan bazen de başkasının dürtmesiyle. Bazen ağlayarak uyanır bazen ise gülerek. Hepimize TATLI BİR TEBESSÜMLE KENDİ KENDİNE UYANmayı diliyorum.

Tatlı bir tebessüme kavuşmak için herkese Levh-i Mahfuzu tavsiye ederim.

12 Eylül 2012 Çarşamba

YANILMAK NE GÜZEL
Varolduğumuz şu dünyanın gizemini çözmeden geçirdiğimiz her gün
Bir yanılgının içindeyiz aslında.

Daha iyi daha güzel olanı aradık durduk hep.
Oysa sadece daha iyi ve daha güzel bakmamız yeterliydi yaşama.

Yanıldık işte ve her yanıldığımızda da yandık.
Ama her yanılmada da öğrendik. Öğrendikçe de daha az yanılır, yanar Olduk.


Bu yüzden yanılmak ne güzeldir öğrenmeye aşık olanlara.
Ve öğrenmeye aşık olanlar; öğretmeni(Rabbi) yanlarından hiç ayırmazlar.

Beyin öğrenir ama kalb erir.
Erimiş kalblere ise O yerleşir.

Doymayana doymayı öğreten; açlığı yaratandır.
Sen doymayı öğrenirsen; o da açlığı kaldırır.

Rabbin çağrısını arayanlara tavsiyem Levh-i Mahfuz topraklarıdır.

Hiç Bitmeyen Bir Masal Bizimkisi


        Cesur olarak başladık bu yola hepimiz. Unutsak bile çıkarız içinden dedik. Bazımız bazen dayanamadı, vazgeçmeyi denedi. Yasaktı oysa. Yok olmayı dilememiz neden yasak? Çünkü yok edilmek için yaratılmadık. Hiç bitmeyen bir masal bizimkisi. Yazarının bizim olduğumuz bu masal ilk başladığında “ben” yazıyorum işte dediğimiz anda diğeri : o da bişey mi “ben de yazıyorum hem de senden daha güzel” dedi. O an içimiz karardı ve sıkıldı ve cehennem hayatımız başladı.

        Karanlığa savrulan bu ruh halimizin adıydı cehennem ; içinde öle dirile yol aldığımız. Orada tüm yaşananların ardından hatırladığımızda bizi. Ben, sen ve  O kalmadığında yani. ben olmayı bırakıp Biz olmayı seçtiğimiz gün ; tekrar Cennet ışıkları göz kırpacak bize. Cennet, becerebildiğimiz vakit , bize eşlik edecek ruh halimiz olacak. İslam’ı yaşamayı seçenlerin ruh hali. Gerisini yazmakta zorlanıyorum ne yaparsam yapayım. Işık gözlerimi kamaştırmakta ve gönül biz olmayı arzulamakta….

        Bir gün bu satırlara kaldığımız yerden devam edeceğiz. İslam yurdunda yazılan Cennetteki satırlarımız olacak onlar. Masal kaldığı yerden devam edecek. Artık ölmeyecek miyiz biz diye şaşıracağız ve anlayacağız ki ölüm cehennemdeyken arzulayıp kitaplarımıza yazdığımız bir tazelenmeydi sadece.

Bir daha kararmayacak o ruh halimizle orada görüşmemiz dileğiyle.  

          Not: Herkes doğru yolda olduğunu düşünür ve bu doğrudur. Çünkü tüm yollar sonraki gerçeklikte buluşacaktır. En yanlış gözükenleri bile bir gün öyle ya da böyle değişecek ve hedefe varacaktır. Uzun yol, kısadan yanlış değil daha zorludur sadece. Belki de en kısa yol en yakınımızda olanıdır.
Kısa yolları keşfetmek için iyi düşünme ve tartmalar dilerim hepimize.

                                                                                       Hepimize Sevgiyle İslam,
Gözlerimi kamaştıran ışığı görmek isterseniz Levh-iMahfuz tavsiyemdir.

30 Ağustos 2012 Perşembe

                                             ESKİDEN UÇAN BALIK ,YENİDEN YÜZEN KUŞ
     Öyle bir şey düşünerek başla ki hayata en temel felsefen o olsun.  Herşeyini o temelin üzerinde şekillendireceğini bilerek de en derinlere inmekten korkma. Unutmaki en sağlam temeller en derinlere atılanlardır.
      Korkmadan sorgula VARoluşunu. Var mısın gerçekten ya da YOK musun? Uyanıkken mi varsın, uyurken mi yoksun?  yA da tam tersi mi ? Kafan karışsa da devam et.  Derinlere temel atıyoruz unutma. VAR-YOK arasında giden tüm bu tartışma Doğum ve Ölüm gibi Gece ve Gündüz gibi  Bulut ve Deniz gibi dönüşen dönemlerden başka bir şey değil. Aslında hepsinin anlatmak istediği sana sonsuzluğu yeniden hissettirmek.  Umutlu günlerini, yeniden MUTLU günler yapabilmeni sağlamak.  Hepsinin üzerinden bakabilmen için düşünmeni sağlamak. Tüm bu döngüde gerçekten KİMSİN SEN? Deve kuşu gibi yaşamaya daha ne kadar devam edeceksin. Başını kaldırmanın zamanı gelmedi mi?
     Tüm bu döngü VARlığın döngüsü ise hep varsın. Yok eğer tüm bu döngü YOKluğun döngüsü ise sen de yoksun. Varlık her şeyiyle çevreni kuşatmışken varlığı kabul etmen kolay. O yüzden sadece yokluğu düşünmeli insan.
     Uyku, ölüm ve gece YOKluk diyebiliyor musun gerçekten. Yoksa sen gece bulutların arasındaki kuş gündüzleri denizdeki balık mısın? Sınırlı bir evrene inanıyorsan sınırın ötesinde YOKLUK VARDIR dediğinde bile VARDIR dediğin yokluk nasıl YOK olabiliyor ki. Var mı yok mu karar ver. İŞTE TAM BURAYA ÇAK TEMELİ. VARLIK MI VAR YOKLUK MU YOK?
     Zaten ikisi de aynı aslında dikkatli bak… Varlık varsa yokluk yoktur. Yokluk yoksa varlık vardır. Laf ebeliği değil bunlar hissetmeye çalış. Gündüzlerin balığı olarak gecelerin kuşu olduğunu unutmuş olman çok doğal ama hissedebilirsin. Hayal edebilirsin. Eğer varı seçersen hep vardın. Yoku seçersen hiç olamayacaksın. Hafızanı kaybetsen ve dünü unutsan bu onun olmadığı(YOK) anlamına mı gelir?
     Seçim zamanın şimdi. Ya VAR OLMAYI seçip sonsuzluğun bir parçası olacaksın ya da YOK’u seçip sonsuzluğun “sonlanmayı seçip unutturulmaya devam eden” bir parçası OLACAKSIN. Her şekilde seçimi sen yapacaksın . Ya NUR ya NAR olacaksın, ya KUL  ya KÜL olacaksın ama unutsan da unutmasan da aslında HİÇ hiç OLMADIĞIN GİBİ HEP AMA HEP VAR OLACAKSIN.
YÜZGEÇLERİMİ HAVALANDIRIP, KANATLARIMA SU SERPEREK KİM OLDUĞUMU BANA HATIRLATAN LEVH-İ MAHFUZ İPİNE SARILMAK NE KADAR GÜZELMİŞ.

23 Temmuz 2012 Pazartesi

CENNETİN ADRESİNİ VEREN BİR LEVHA BULDUM.
 ANLADIKLARIMDAN BİR TARİF ÇIKARDIM :

  1-  ALMAK İLE VERMEK ARASINDAKİ FARKIN KAYBOLDUĞU YERİ BUL.
                          (KİMİLERİ SIFIR DA DERLER ORAYA*)

  2-  ORADA KALMAYA ÇALIŞ.
        ÇALIŞ ÇÜNKÜ ORASI ZORLU BİR BEKLEME DURAĞIDIR.
                    ( KALABİLMEN İÇİN İNANMAN ŞART UNUTMA*)

  3-  TÜM 1 LER İÇİN "0 DURAĞI" VAKİT GELDİĞİNDE
        SONSUZLUĞA AÇILAN BİR KAPI OLACAKTIR               (...1,9999999999999...)
                                                                                                    AFİYET OLSUN.

*SIFIR NE DEMEK DERSEN ,1,9'U MERAK EDERSEN VEYA İNANMAK İÇİN KUVVETLİ SEBEPLERİM OLMALI DİYORSAN TÜM BU SEBEPLER LEVH-İ MAHFUZDADIR.

6 Temmuz 2012 Cuma

                              BİR HÜCRENİN YOLCULUĞU

Bir hücrem olduğunu düşün benim sonsuz bedenimde.
Bazen ciltte, bazen midede şekillenip sürekli dolaşan bir hücrem.
Benim varlığımdan nasıl haberin olabilirdi?

Sana gelen besinler, oksijen ve bazen de zararlı atıkların farkına varırdın önce.
Sonra yanıbaşında ölen ve yeni oluşan hücreleri gördüğünde sorgulamaya başlardın kim olduğunu. Sonunda bulduğunda beni ve anladığında BİZi,
Son bir şekillenme ile beyin hücrem olmaya hak kazanırdın, bir daha hiç "ölmesi" gerekmeyen...
Anlamak isteyenler için BİZ(HEPİMİZ)i Levh-i Mahfuz tavsiyemdir.

2 Temmuz 2012 Pazartesi

                       Hep zannettik ki 
   "Sen şunları şunları yap, ben de seni cennete sokayım" ya da "Bunları yapmazsan cehenneme girersin" gibisindendi bu din de.
   Aslında çok yanılmışız. Dünyadaki bozuk düzenmiş bizi bu dini de böyle düşünmeye iten. Çıkar dünyası ya da ceza korkusu aşılanmış bir kere bize.
  Oysa islam bir okulmuş. "Kendi mutluluğumuzu ancak bizim yaratabileceğimizi ve bunun için de hiçbir şeye muhtaç olmadığımızı anlatmaya çalışan bir okul
".
   Bizden istenen "arınmak" bu esaretten arınmakmış. Gerçek özgürlüğün adına cennet, esaretin adına ise cehennem deniyormuş çünkü bu okulda.
  Vakti geldi artık bu zincirleri kırmanın diyen ve esaretten kurtulmak için cesaretin şart olduğuna inanan herkese en cesur(tüm korkularından arınmış) halleriyle sonuna kadar okumalarını şiddetle değil sevgiyle tavsiye ediyorum Levh-i Mahfuz'u.

15 Haziran 2012 Cuma

Sevdiğim bir yazıyı hepimiz(biz)le paylaşmak istiyorum.
Yazarını bilmiyorum ama yazan : 'biz' denilebilir.
BİZ ( 1 )
 …İnsanlığın tekamül yolunun zaten ilk zamanlardan beri bilindiğini ve gerçek bilgilere bir şey katılamayıp, öğrenilemeyeceğini, sadece “HATIRLANABİLECEĞİNİ” söylüyor bazı düşünürler. UNİ/verso yani birliğe/tekliğe doğru. Yani tekamül kısaca ben-biz-birlik yolu.
Bence ‘BİZ’ …9′un ‘0′ olup sonsuza=RAHMAN’a katılma yolu. (Sonsuzluk+sonsuz ‘0′ lar) = Univers başka değişle. Ancak burada UNİ TEK olmayı DEĞİL ‘BİRLİĞİ’ temsil etiğinin ayıracına çok iyi varmak lazım.
Basit bir kelime oyunu gibi görünen şey NEDEN Mİ bu kadar ÖNEMLİ? Bu ince ayırım çok önemli hatta EN ÖNEMLİ. Birlik demek ‘ÇOKLUK’ tan oluşan bütünlüktür ki gelişmeye açıktır. ‘TEK’lik ise aynı formda olmaktır, bire bir benzer olmaktır ki değişime ve en önemlisi gelişime kapalıdır.
 Kabalacıların mistizmi en çok dejenere ettiği yer UNİ deki bu anlayış farkıdır. Teklik amaçsa; zaten mevcuttur, gelişme olmaz hatta sonuç eşitlik olur ki ‘biz’den bahsedilemez ve herkesin TANRISI’NI unutup kendisini ilahlaştırması HAKKI kaçınılmaz olur.
 Sen bensin. Ben senim. Ya da sen benim zamanda saçılmış halimsin. Ya da kırılmış aynada farklı farklı görünen aynı yüz tanımı, dağıttım topluyorum’a gelir ki Tanrı da sensin evren de sensin demek olur. Kabala amacına ulaşır; yaratan da benim yaratılan da.
Sonuç Tanrı’nın inkârıdır. Yaratılan insanın; kendisini tanrılaştırmasıdır ki ‘Kabala’ nın istediği Rahman ve Rahim’in ayrı düşmesi gerçekleşmiş, esas amaç olan Rahim’in Rahman’a kavuşması engellenmiş olur.
Eğer UNİ teklik değil de ‘BİRLİK’ olarak kavranırsa, ‘VASİ’sıfatıyla YARATAN’IN hem kendisini ve hem de kendi RUH’undan üflediğini genişleteceğini; her ‘0′ nun ayrı ve özel olduğunu ,’0 ‘ ne derece gelişirse gelişsin ister şu andaki tanrı seviyesine gelsin gene de zerre kalacağını ve bu anda da ALLAH’ ın ‘0’ na göre gene sonsuz olacağını kavrar. 
Bu birlikteliğe ‘tek’değil ‘BİZ’ denir.
Farklı birçok irade den oluşmuş bir ‘UNİ’ irade=BİZ (DİKKAT: ler eki yok)…
                       Neden ler eki yok merak edenlere Levh-i Mahfuz tavsiyemdir.

5 Haziran 2012 Salı

Eğer koyunsan bekle, "Bir çoban gelir sokar belki seni cennete"
Eğer değilsen bekleme! "Öğrenerek ilerle gerçek Cennetine"


    Cenneti sorduğumuzda kendimize "Sonsuzluğa uzanan bir özgürlüğün tebessümü" ile karşılaşırız içerde.Ve Sonsuz yaşam herkesin sahip olduğudur. Fakat biz onu taşıyamadığımız için ölürüz.
   Bu ölüm aslında sadece uyku gibi bir aradır yaşamda. Nefsimizin ölümü ile birlikte taşıyacak güce de sahip olacağız elbet. O gün en mutlu günümüz olacak. Bu özümüzle buluşma gününde yeni bir 'DOĞUM GÜNÜ'müz olacak. O gün her yenidoğan hepimiz için ayağa kalkacak.


Ayağa kalkmayı merak edenlere Levh-i Mahfuz tavsiyemdir.

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Yaşadığımız her şey  gerçektir.
Rüyalarımız ve hatırlayamadıklarımız da gerçektir.
Eskiden gerçek olan bazı korkularımız artık bizi korkutmuyorsa öğreniyoruz demektir.
Dünya bu yüzden bir okuldur.(Bazı sabahlar gitmek istemesek de.)
Öğrenen birileri varsa Öğreten(Rab) de vardır.
Öğrenim varsa sınavlar olağandır.
Sınavların sonunda ise elbet MEZUNİYET vakti yakındır.
Mezun olanların mutluluğu “İyi ki yaşanmış tüm bu yaşananlar” dedirtecek güzellikte olacaktır.
Sınavlara hazırlık için hepimize tavsiyem Levh-i Mahfuz ile buluşmaktır.

24 Mayıs 2012 Perşembe

     UFO ufuktaki O’dur. Bilinmeyen Obje.
  Bilinmeyen ile karşılaştığında insan şaşırır. Onu anlamaya çalışır, korkar. Anlayamadığı şeye insan büyü der. Elinizdeki telefonla geçmişe gitseniz ve onlara film izletseniz size kesin olarak büyücü diyeceklerdir. Bilinmeyen birçok şeyin arasında yaşamamıza rağmen merak etmeden yaşadığımız dönemlerde daha çok korkuyorduk dünyadan.
  Merak ile başladığımız öğrenme süreci ile korkularımız da azalmaya başladı. Sebepleri buldukça çözümlere daha kolay ulaştık. Konforlu evlerimizde keyif sürerken merak etmeyi bırakmanın rehavetine düşmemeliyiz. Tüm bu konfor artık içimizdeki tüm korkularla daha rahat yüzleşebilmemiz için bir fırsat olabilmeli.
  Hala vakit var iken özgürleşebilmeyi öğrenmekten vazgeçmemeliyiz. Herkese sevgiyle okumalarını ve düşünmelerini tavsiye ediyorum Levh-i Mahfuz’u.

23 Mayıs 2012 Çarşamba

İnsan varlığını sorgulamaya başladığı anda bir sebebin peşine düşmüş demektir.
Cahil olmaktan vazgeçmektir bu. İlim sahibi olmak istemektedir. (İlim: Sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi)
 Eğer sebebi arıyorsak sorulması gereken ilk soru samimiyetimizdir.
Sonunda bulacağımız o sebep hoşumuza gitmeyecek olsa bile o sebebin peşine düşecek kadar cesur olup olmadığımızın samimiyeti.
Öyle ki ön yargılardan arınmış bir akıl yürütme şarttır.
      Nasıl arınırım diye merak edenlere Levh-i Mahfuz tavsiyemdir.
 İnsanın başına gelen sadece kendi ellerinin yaptığı nedeniyle ya da imtihan amacıyladır.
Bu durumda imtihan amacıyla olana da insan kendi yanıtını kendisi vereceği için ve tüm bu yaşamının sonunda
kimseyi de suçlaması da mümkün olamayacağı için aslolan insanın 'ÖZGÜR İRADESİ'dir.
ÖZGÜR İRADE: Tüm varoluşun düğümünün gizli olduğu 'KADER' kavramını anlamadan bizlerin Özgür iradeyi anlamamız da
mümkün olmayacaktır. Sorulması gereken önemli soru budur.
1- Tüm hayatınızda özgür olduğunuzu düşündüğünüz o anlarda seçeneklerin içinden birini seçersiniz.
Oysa o seçeneği seçmenizi sağlayan 'iradenizi' şekillendiren
*yaşanmışlıklarınız ile öğrendikleriniz (örf, adet vb)
*o anki duygularınız
*dış ortamdan gelen uyarılar
gibi bir çok faktör vardır.

Aslında kendinizi tanıdığınız
 ve kontrol edebilmeyi öğrendiğiniz
 kadar özgürleşmektedir iradeniz.
Bu yüzdendir ki insan özgürleşmeyi öğrenen bir varoluştur. Tam özgür irademize ancak tüm dış faktörlerden bağımsız,
gerçek ve değişmez bir şekilde sevgi(rahmet) dolu bir duygu halindeyken kavuşmamız mümkün olacaktır.Bağımsızlık ancak
 öğrenilebilir ezberlenmez. Mutluluk üretilmesi gerekendir. Mutluluğunu herşeyden bağımsız üretmenin tek yolu insan
için 0 olmaktan geçer. 0 olmak sadece O'na kul olmaktır. Ve o kuluna herşeyden daha yakındır. Daha da yakın.
 Daha da yakın. ....... Ta ki sandığından da yakın.

 KADER'i merak edenlere Levh-i Mahfuz tavsiyemdir.
Cehennem ol git ama CENNET OL GEL öyle bir gel ki bir daha hiç gitme.
Etrafında seni tanıyan tüm canlılara cenneti yaşat ancak böyle olunur cennet.
Ama önce kendine yaşatmalısın cenneti. Eee ne de olsa insan inanmadığı şeye başkalarını nasıl inandırabilir ki?
Bunun içindir ki öncelikle hiçbir soru kalmamalı aklında. Akıl kalbe düşebilmeli,
duygularını yönetebilmeli insan… Ve tamamıyla dolmalı kalp rahmet(sevgi) ile.
pARa harcadıkça azalır ama Sevgi harcadıkça artar.
Harcamayı sevenlere açık çağrı; harcadıkça kazandıran şeyden harcamalarıdır.


 Duyguları yönetmeyi merak edenlere Levh-i Mahfuz tavsiyemdir.
 Bir gün bir sınav olursa o sınav Kim olduğumuzla ilgili olacaktır.
İşte bu yüzden tüm insanlar öncelikle kim olduklarını bulmak zorundadır.
Sorulara da cevaplarını o 'kim'likleri ile vereceklerdir elbet.
KİM bilir belki de arayanları sürpriz bir cevap beklemektedir.


Kim olduğumuzu merak edenlere Levh-i Mahfuz tavsiyemdir.

20 Nisan 2012 Cuma

Sevgi (Rahmet)

                                                     H a r c a d ı k ç a   a z a l a n   P A R A  d ı r .

                                            H a r c a d ı k ç a   a r t a n    i s e   S E V G İ d i r
  
          Harcamayı sevenlere açık çağrı

                               harcadıkça kazandıran şeyden harcamalarıdır

Selam

Herkese Selam,
 HZ. LoVe sizlerle...
1- Basılı kitap ve e-kitap için : www.dogumgunu.com.tr
2- Iphone uygulaması için : Applestore

Kendiniz tükenmeden alın...  :)