19 Ocak 2013 Cumartesi


                                     AYNa, söz almak üzere

   Bizler bir akışın içindeyiz. Süresi bulunan bir yerdeyiz. Ve bu yerde, ancak öleceğinin farkında olarak dünyaya bakanlar sonrasını görebilecek anlayışa ulaşırlar. Bu anlayış, varoluşu yaşayarak öğrenmek, “öğreten”i bulmak ve anlamaktır. Arayanlar, bilirler ki gerçek “Hep var olan”dır ve bu yüzden kaybolanları sevmez onlar. Sonra da ayna karşısında, kaybolacak olan kendilerine kim olduğunu sorarlar. Arayanlar, cevap almaya hazır olduklarında ise süre bitimine yaklaşılmış ve hayalden gerçeğe uyanılmak üzeredir…  
   Beyninin kontrol edilebileceğini düşünenlere sormak isterim. Varlığınızın tüm kontrolleri elinizde mi gerçekten. Ölümsüzlüğe kavuşmuş ve her isteğiniz anında gerçekleşebilmekte de bunu mu kaybetmekten korkmaktasınız? Farkında mısınız “Tanrı bile beni Tanrı olduğuna ikna edemez” demektesiniz. Sahipsiz sandığınız bu dünyada korktuğunuz sahte tanrıları gözünüzde büyüterek, büyülendik demek için hazırlanıyorsunuz. (Enam 25 bize mucizelerin inanmak için yeterli olmadığını zaten anlatmakta)
   Unutmamalıdır ki gerçekten büyülenenler, büyüklenenlerdir. Büyüden kendini çıkaramayanlar, büyüye kendilerini sıkı sıkıya bağlayanlardır. Ey insan! Gerçekle arandaki tek engel sen misin yoksa? Son nefesini vermeden nefsi vermeye ne dersin?
  Nefs hakkında nefis bilgilerle kendi büyünden seni uyandıracak Levh-iMahfuz’u sorgula sonuna kadar korkusuzca. AYNa, söz almak üzere çünkü.

18 Ocak 2013 Cuma

                                             "ESER: BENİM "

   En güzel besteyi yapsam, en büyük buluşlara imza atsam, milyonlarca insan
kurtarsam bir gün o gün benim eserimi tamamladığım gün olur mu? O gün mü
buluşurum Rahman ile ?
   Eğer ben tüm bunlara "Benim eserim" diyorsam olmaz elbet. Rahmete kanal olmuş
fakat olduğunun farkında olmayanlardan olurum o kadar. Farkında olmak, asıl eseri
görebilmektir. Ve tüm bu eserler insanlık için ise asıl eser insandır elbet. Öyleyse "ben"
dedikçe ben, asıl eseri de unuturum. Anlamalı insan ve şöyle demeli: "Eser: Benim"
   Bu yüzden kendimi öyle şekillendirmeli ve hazırlanmalıyım. Hazırlanmalıyım çünkü
Ruh'u taşımak için buradayım. Rahmet akmalı ellerimden her an. Yağmur gibi olmalıyım.
Düşmanım beni sevmekten kendini alamamalı. Başım öyle dönmeli ki rahmetten; ben de
artık beni unutmalıyım. Beni unutunca mı rahmet dolarım, rahmet dolunca mı beni

unuturum? Cevap önemli değil sıra önemli olmadığı gibi. Ama ikisi bir olmalı insanda
"Bir olan"a kavuşabilmek için. Rahman Rahim buluşması için.

Rahman Rahim Ruh ve Rahmet bağlantılarını kurduran Levh-i Mahfuz yağmurunda ıslanmak ne güzel.

16 Ocak 2013 Çarşamba


Cuma saat 16:00’da müsait olan doktor arkadaş.
Bu nedir? Allah katında siz kimsiniz demiş?
14 ocak 2013 Mektubumuzdan sonra J

     Aşık, aşkının sesini tanıyandır. Bu ses O’nun sesi arkadaş tanımadın mı? Vakit geldi şaşırma sakın. Kulak vermenin zamanıdır artık. Mucize ile sihiri ayırabilenler, sihiri bilenlerdir. Ve unutmamalı ki bizim bugün bilimde geldiğimiz nokta, dünküler için sihirdir. Öyleyse bugünün sihirbazları, bilimi takip edenlerdir. Bu ülkede bizim gibi Tıp ile uğraşanlar “Bir iki üç tıp” esprisini bilirler mutlaka. 
    Öyleyse haykıralım artık Musa’nın sihirbazları gibi korkmadan firavundan. “Tap” zamanı bitmiş, “tıp” zamanı başlamıştır. Ve artık tıp deyip susanlar kişisel vahiyleri için hazırdır. Hazır olanlar, moleküllerine ayrılmayı bile büyük bir aşkla kucaklayan aşıklardır. 
Aşk Levh-i Mahfuz’dadır.Gerçekten inananlara sıfıra kadar susmayı öğretir. 
buRAK ise tüm ümmet-i Muhammedi Miraca taşıyan o kutlu hayvandır. 
Biz ise Elhamdülillah Hayvanlarız…(Hala peynirli makarnalar yiyen) 

15 Ocak 2013 Salı

               buRAK doğru söylüyor... 
    Acılar, ağrılar, ihanetler, yalnızlıklar ve tüm üzüntüler etrafında. Üstüne üstüne geliyor hepsi. Neden, neden soruları bitmek bilmiyor kafanda. Sen ise ne yapabilirim acaba demektesin ve kendini tüketircesine çabalamaktasın. Etrafındaki alevleri söndürdükçe yenilerini yakıyor birileri. Ah o birileri, ah bu alevler.
Pekiyi hiç düşündün mü? Bir sihirli değneğin olsaydı tüm bunları bitirebileceğin. İlk işin hemen tüm bunlara son vermek olurdu değil mi?

   Anlamını çözemediğin tüm bu alevleri yok ederdin. İşte o zaman hiç şansın da kalmazdı nedenlerini anlaman için. Çünkü alevi, alevin ortasındayken anlarsın ancak. Ya yok ettiğin o alevler sadece senin için ise. Beğenmediğin tüm bu sıkıntılar anlamının ileride çözeceğin bir sır için ise. Acele edip bu şansı kaçırmak ister misin gerçekten?

   Evet istersin çünkü acelecisin, peşini seversin, "Ne sırrı inanmam ben öyle şeylere" dersin. Seni rahatlatana , inanmak istediğine inanırsın da sırra inanmak, aramak ve bulmak zor gelir. Kim bilir belki de bulmak için hazır olmadığın için aramazsın. Sen vereceksin cevabı.
   Ama bilirsin alevlerden korunmanın en kolayını, o da alev olmaktır. Sen de yakarsın, yakan olursun olur biter.Sen hep kolay olanı seçmedin mi zaten? Yandıkça yakarsın yaktıkça da yanar. Bu döngü ne zaman biter sence arkadaş? Yak yan yak yan yak yan....... Sonsuz cehennem mi desem?

   Sen kendine "Yan ama yakma" demeye karar verene kadar mı acaba? Sen vereceksin cevabı.
Ya sonsuz cehennem olacak ya da sensiz cehennem.

   Oysa zordur yakmadan yaşamak. Seni yaksalarda gülümseyebilmek hepsine. Elinde bir kova su ile dolaşmak tüm gün dumanlardan gözlerin yaşlı. Fakat yine de umutlu yine de mutlu. Tüm nedenleri öğrenmeye başlarsın yavaş yavaş sabırla. Keşke onlarda bilse dersin o kadar. O da bulacak cevabı. Yakarlar seni, etini parça parça ederler de kızamazsın çünkü sen de yaktın. Elleri kurusun da daha da çok yüklenmesin odun istersin sessizce.

  O sihirli değnek aklına gelmez artık. Çünkü o pişmanlığın değneğidir. Verdiğin bir büyük sözü hatırlayamamanın, sırrı unutmanın pişmanlığını gösteriverir o. Değmesin o değnek cehennemime ya Rab, hatırladım ben. Ve sen, ibRahim'e dokunmaya kıyamayan alev bekle beni yakmaya geliyorum "ben"i.

 Bana hatırlatan, beni sırra uyandıran Levh-i Mahfuz'suz bir dünyada
yaşamak istemiyorum artık ya Rab. Beni şahitlerden yaz. buRAK doğru söylüyor.
Levh-i Mahfuzdan sonra ,

Tüm sorular Tanrıya sorulmadan önce O'nun zihninde yaşadığını bilen ve doğrudan ona bağlı olan bizlerin, O’nu anlamaya çalıştığımız sırada içine düştüğümüz boşluğu doldurmak için sorulur.

Cevaplar da o boşluğu doldurur bir gün aynı derin nefesle. En güzel olan nefs de boşu dolduran , doluyu boşaltan ve tekrar tekrar eden sonsuz devinimin , sonsuz yaratışların aşk ve sevgi dolu sonsuz isim sahibine aittir. Alınan nefese ve verilene de şükürler olsun…
Durmadan aşkla dönen semazenlere selam olsun.

Okumamış olan için Levh-i Mahfuz. Şarjınız bitmeden yükleyin ve yüklenin.

14 Ocak 2013 Pazartesi

                         OYALAMAN ŞİMDİ BİZİ...

"Mazlumu evrensel olarak tarif edersen ve onların meselelerini kendi meselelerinden önde tutup sahip çıkarsan o gün, kitlelerin islama akın akın katıldığını görürsün." LM

Bahsedilen o gün gelmeden ,bunu başarmadan O'na dönecek yüz yok hiçbirimizde. Öyleyse yapacak işler var kardeşler. Unutmamalı ki "Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah'ındır" 1:1

Buraya ölmek için değil. Olmak için geldik. 9 olmak, sonra nasipse sıfır olup kavuşmak. Olmadan olduk demek olmaz. Olunca da olduk demenin anlamı!  Anlamı olan şey aşığın maşuğuna kavuşmasıdır. Delinen dağlar teferruattır. Kazma elimizde dağ arar dururduk. Dağı gösteriverdi Levh-i Mahfuz. Oyalaman şimdi bizi...

AŞK LEVH-İ MAHFUZ.

11 Ocak 2013 Cuma


İKİ CESUR ADIM, DELİ Mİ? ELİ Mİ?

Doğruya İnanmak ne zordur.
Sadece inanmak bile tek başına ne büyük bir cesaret ister.
Görmediğin bir yaratıcıya, ondan gelen elçilere ve elçilerin getirdiklerine inanmak.Hayatını buna göre yaşamak, değişmek , değiştirmek  ve sabırla beklemek.Şüphelerinin üstesinden gelebilmek. Bir kitaba sarılmak , içinde kaybolmak ve o sesi bulmak.Hadi canım diyenler, gülenler, alay edenler ya da sen seni kaybetmişken sana imrenerek bakanlar olacak elbet. Ama sen ikisine de kulak asmadan yürüyeceksin 2 cesur adımla.

1-Tanrı ile arandaki herkesi yok etmeyi öğren.(Tevbe 31 ”Onlar, Allah'ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rablar (ilahlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih'i de.. Oysa onlar, tek olan bir ilah'a ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar. O'ndan başka ilah yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden yücedir.”)
2-Kendinle başbaşa kal. Kal ki gerçek sorgulama o zaman başlasın o mağarada. Kendini  ara ve bul. Gerisi sadece dekoru sorgulamaktır unutma.  Kendini arayan karşısındaki hiçbir şeye bakmayandır.  Gün olur ağlarsın gün olur  gülersin.  Hep devinim vardır etrafında. Anlamaya başladıkça yaklaştığın o bilgi. İşte o bilgi varoluşun da bilgisidir…

İşte bu iki şeyi yapmalı önce insan vakit varken. Yoksa bir gün;  göklerde , yerde , orada burada aradığın tanrı içinden seslense ne yaparsın. Delirdim mi ben demez misin? Korkmaz mısın? (İsra 11”insan hayra dua eder gibi şerre dua eder.İnsan çok acelecidir.”) İşte bunu sorduğumuzda anlarız TEK TANRI ne demek? (Ahkaf 13” "Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.”)

Seni tanrının değiştirmesini bekleme. Sen kendini değiştirmelisin mutlaka! Yoksa sen değişmezsen sonuç da değişmez her elçi geldiğinde sana. Onun gerçekten elçi olduğuna sen karar vereceksindir çünkü. Ona şöyle dersin. “Sen bir delisin ya da tanrının elisin.”

Elçi O’nun elidir. Halifedir. O el muhafaza edilir. Bilgisi de Levh-iMahfuz’la gelir

        LA İLAHE İLLALLAH

Hakikat “ LA İLAHE İLLALLAH”tır
Buluşma noktasıdır
Hep söyledik de olduk mu gerçekten?
İLLALLAH :Buluşmak ve içiçe olmaktır
Bunun için önce SON İLAHı da yok etmek gerekir
Ve bin kere LA İLAHE desek de
SEN İLAH durdukça ya da BEN İLAH
Varamayacağız buluşma noktasına
O noktanın adı sıfırdır
Orada sen ben yok
Onla olanlar var
10 ‘la olanlar….Tek olan Rahman’a varan sıfırlar. (10lar)
O her yer,her şey ,her andır. O’nda hiçler hepe dönüşür
RAHMAN RAHİM BULUŞUR

Ey içimdeki insan !
Ya hep Tanrıyla içiçe AYNı olmayı anlarsın
Ya da Sanrıyla içten-içe ayrı olmaya ağlarsın
Bak bakalım ve tanı artık kendini, kimsin?
Tanrının yarattıkları tanrıyı sorgular
İçten içe sarar etrafını korkular
Ve Onlar tanrıyı durmadan anarlar
Onlar tanrıyı arayıp dururlar
Onlar mutlu olmak için de hep beklerler…
Tanrı ise sadece kendini sorgular
İçiçe her şeyi sevgiyle sarmalar
10lar ise tanrıyı anlarlar
10lar tanrıyla olurlar
10lar her an şükretmeyi de bilirler…

Ya da şöyle mi anlatsam!
Tanrı mı insandan çıkar?
İnsan mı Tanrıdan?
Cevap basit mi aslında?
İnsan içindeki tanrıyı bulana kadar, Tanrı insandan çıkar
Bulunca Tanrıyı insan  , İnSAn da Tanrıdan çıkar
Bulana kadar Ademdir insan ve selam (İSLAM) bekler onlar
Bulunca İsadır artık ve kendini selam(İSLAM)lar 10lar

10dan önce 9sLaM buluşması  Levh-i Mahfuzdadır

7 Ocak 2013 Pazartesi


                           HAYALLERİM YIKILMAZ ASLA

Hayallerim yıkılmaz benim

Çünkü ben hayallerimi sağlam topraklara

Derin temellerle kurarım.

Hayallerim bundandır ki dünya topraklarında ve

Dünya yaşamına dair değildir.

Sağlam değildir ki dünya toprağı,  yaratılış toprağı kadar.

Derin derin temeller kazamazsın ki öleceğin şu dünyada, vaktin yetmez.

Hayallerimi sonsuzluğun topraklarında kurarım ben,

Derinlere indikçe, aşk ile daha da eririm.

Vakti gelince de bir gün inşallah

İnşaatımı bitirip,  bitmez Rahman'a ererim.

İnşaatımın tapu işlemlerini nasıl yapacağım konusunda bana destek olan Levh-i Mahfuz'a teşekkürler.



                               CEHENNEM BEKLE BENİ YANMAYA GELİYORUM

          Din değiştirdim ben. İtiraf ediyorum. Artık namaz kılmıyorum hiç. 17 yıldır kıldığım namazı bir sabah birden bıraktım. Tek bir yazıyla. Bir daha secdeye gelmedi alnım. Eski dinimdeki cehennemliklerdenim artık.  Öyleyse din değiştirdim ben. Başka ne denir? Oysa ne zor bilir misiniz? Aynı kitaba inanan milyarlar bir tarafa ben öbür tarafa. Kıyamet bu olsa gerek. Eskiden yaşarken ara sıra belli vakitlerde namaz kılardım. Şimdi ise Allah aşkı ile her anım doluyken , hep kavuşmayı hayal ederken, bilinenden çok farklı 24 saat namaz halindeyken ara sıra dünyaya dönüyorum artık. Hiç umursamadım zaten milyarları. Ben hakikati arardım. Bulacağımı sanmazdım, yanılmışım. Fakat bulduğumda cehenneme seve seve atlayacak kadar ona aşık olacağımı bilmiyordum. Bak İbrahim geldi yine aklıma. Ateş yakar mı acaba ,ateşi yaratanın dostlarını?  Eğer olmayacaksam ibRAHİM öyleyse ateş yaksın zaten BENi. Cehennem bekle beni. BENİ YAKMAYA GELİYORUM.  “ben” yanmadan çıkmayacağım içinden…

Ne olmuş bu çocuğa diye merak ederseniz.
Neye AŞIK olmuş bu çocuk bu kadar derseniz.LEVH-İ MAHFUZ derim o kadar.