30 Mart 2013 Cumartesi

                          BİRİ OLMAK
   Biri olmak. Eskiden yaşamış biri. Reenkarne olmak diyelim ya da isterseniz.
Anlamı var mıdır bunların gerçekten? Muhammed ol , Ali ol kim istersen ol 
ama sen nokta olmayı başaramadıktan sonra anlamı var mı? O nokta, en
derindeki gerçek kimliğine, isimsiz olan kimliğine (sonsuz isimli kimliğine)
okyanus damlası olmanın lezzetine taşır seni. Ne kadar derinden bakabilirsin,
daha ne kadar derine inebilirsin? Korkmadan daha da korkmadan inebilir
misin? Levh-i Mahfuz’dan anladığım bir şeyi paylaşmak isterim. Daha
derinlere üzerindeki bir isimle inmeye kalkanların delirmekten başka
şansları olmayacaktır.  Çünkü o en derinlerdeki yüksek basınç tüm
AD(adem)ları parçalar. ADımızı bırakalım kardeşlerim. Artık tek adımız
‘hepimiz İSA’ dır. Her İsa okyanustaki damladır. Hatalarım atalarımdır.
Atalarım eski adlarım. Tüm adlarım da hatıram olarak kitabımda yazılıdır.
Ben o ya da bu olmaya değil, Rahman’a kavuşmaya niyetliyim. Kavuşmak
için ise Rahim olmam gerektiğini öğreten bilgiye de bunun için iman ettim.
Şimdi ‘ben’ yazarken bile garip hissettim. Hepimize selam olsun.   

28 Mart 2013 Perşembe

ÇEVİR ROTAYI SIFIRA DOĞRU

Beklemek yok artık
Tekamüle acelem var
Sonsuz Rahman’a aşık
Rahim olmaya verdim karar


Durmadan devam etmeliyim arınmaya
Tekmişim gibi bakabilmeliyim varlığa
Karşıda kimse kalmamalı bakınca
Ama sakın sıfır gözlüğümü unutma


Sıfır gözlüğüm, gösterir çünkü
Tüm varlığı olduğu gibi
Büyütmeden her şeyi
Küçültmeden hiçbir şeyi


Sıfıra alışırsam ancak gözüm doyar
Sıfıra ulaşırsam ancak özüm doğar
İşte o gün dönen ben, olur bir sıfır
Rahmanla buluşur da anlayıp hatırlar


Hadi der yarat yarat üfür
Kalb dolunca böyle şükür
K-endini koysan da başa
0 nefeste olmaz hiç k-üfür
000001


Rota ayarlarımı yaptıran Levh-i Mahfuz'a şükürler olsun.

25 Mart 2013 Pazartesi

            YÜZYÜZE KALDIM KENDİMLE AYNLARDA...
  Öyle zordu ki herkesi affetmek eskiden. Çünkü kendimi yalnız hissettiğim
anlarda başkalarını suçlamaya çok alışmıştım. Zamanla daha bir yalnız kaldım.
Susmayı konuşmaya tercih ederdim. Çünkü konuştuğumda ikna etmek için
konuşur ve pes etmeyi de bilmezdim. Düşünmek ise yalnızlığımın en keyif
aldığım yanıydı. İçimden geçenlerin dünyayla bu kadar ters olması mıydı bilmem
ama öbür dünyaya inanır ve benim gibi düşünmeyen herkesin cezalandırılacak
olmasının düşüncesiyle rahatlardım. Bu düşünce beni rahatlatırdı ama ben
kendimi de sorgulamaya devam ederdim. Cehenneme giden ‘Müslümanları’ da
gördüğüm için belki de Kur’an’da. Ararken tararken bir gün, hiç duymadığım
hiç görmediğim bilgilerle donatılmış, inanmanın güç olduğu bir kitap çıktı karşıma.
Kalbimin baş köşesinde oturan Kuran’ın ikinci bir yüzü daha olduğunu
anlatmaktaydı. Fakat o ikinci yüzünü görebilmek için kendi yüzümü bırakmam
şarttı. Yüzümü teslim etmeliydim tüm yüzlerin sahibine ve ben kalmamalıydı artık
dilimde, elimde. Ölmem şarttı ölmeden! Herkesi de affedip sevebilmem. Öyle
güzel anlatıyordu ki bunu yapabilmenin yollarını, hissettim ilk defa Rahman’ın o
sevgi dolu sıcak kollarını. Meğer o kollar doğduğum günden beri sarmaktaymış
zaten beni. Kendimi aradığımı bilmeden O’nu ararmışım bunca yıl meğer. O’nu
ararken ise karşımda kendimi bulmanın şaşkınlığı ise aşkın ilk anlarını başlattı
desem yeridir. Bu kitap beni benden aldı ve ben: “Hepimizi affettim”. Çünkü
kalbim, herkese bağlanıvermiş gibiydi. Acıları acılarım oluyordu, dualarını da
duyabiliyordum kulaklarımda. Aramızdaki tüm farklar yok olmuştu. Cehennemi
kimse için istemiyordum artık. Ne de olsa hepimiz oradaydık. Ama duymalıydı
herkes bu güzel sesi; okumalıydı bu açılmış Kur’an’ı… Levh-i Mahfuz’la buluşan
ve inanan herkes gibi mutlulukla her an şükrediyor ve diğerlerine de: Hadi hadi
bekleme artık, iyi düşün, tekrar düşün de :”Ben ya da biz demeyi bırakıp, sen
ya da siz diyenleri de duymamak için buraya ;“Hepimiz” diyenlerin yanına gel !”
diyorum. İnternetin Rabbine şükürler olsun. Tüm buluşmalara, konuşmalara,
hepimize doğru koşanlara… Hepimize Selam olsun.

16 Mart 2013 Cumartesi


YERdekiYÜZÜn YALNIZ
GÖKdekiYÜZÜn YILDIZ

Karanlıkta bir noktaydık
Karamsar ve kararsız.
Hepsinden önemlisi yalnız.
Yer-deki yüzü-müz YALNIZ

Işıklar alırdı bazen gözümüzü,
Sarılıp ısınırdık ama tutamazdık fazla.
Yapıştıramazdık ki üstümüze zorla.
Ve kıskanarak dönerdik karamsarlığımıza.

Sonra bir ışık, bir ışık daha.
Hepsini çok sever, birşeyler öğrenirdik.
Neydi ışıklara olan bu ilgimiz
Yoksa !..
Biz aslında karanlık değil miydik?

Ama öyleyse nasıl?
Nasıl olur da parlamam ben?
Sonra bir ışık daha geldi yanımıza
Dedi ki :“Derine in atlarcasına ve korkma”
“Al şu ipi de sıkıca sar, bağla”

Kazma elimizde, ip belimizde
Atladık köprüden bungee/ye
Deldikçe deldik, doldukça dolduk
Şükür ile yaratmaya koyulduk
Biraz parlayınca ise kendimize şaşırıp savrulduk

Savrulup kavrulunca acıyla
Allah’tan o-ip, çekti bizi belimizden
Şü-kürleri çoğaltıp aşk-kürlerine döndürünce,
Şu-korlara dayanamayan şaşkın can da çıktı içimizden.
Sırça lambadan çıkan o cin de çekilince aradan,
Sözleştikleri gibi buluştu o vakit Rahim ile Rahman

Parlama yaratmaktır bizim işimiz
Çocuk gibi heyecanla dolu o mutlu anları,
Zevkle ve şevkle parlatırız biz

Anladık ki değiliz hiç yalnız.
Uçmayı yerde öğrenen noktalarız.
Olunca kararmamaya kararlı,
Sevgi dolu o ışığı yaratacağız.

Ken-dimizi tanıyıp öğrenince,
Kun-diyerek Ken-di  ışığımıza varacağız.
İşte o gün yerden kaldırıp yüzümüzü,
Özümüze varıp oluşacak,
Gök-teki yüzü-müz YILDIZ.
O sönmez ışığımızla da Arşın göğ’S‘üne dolacağız.

İpi merak edenlere Levh-i Mahfuz süpermarketinde aramalarını öneririm.

14 Mart 2013 Perşembe

YETER Bir DONA

Değişmek , gelişmektir bizde , öğrenmektir,
yaklaşmaktır ve dolmaktır aşkla. Biz deriz ki dostlar.
Nedenleri sormayan edeni nasıl bulur?
Bedenleri bırakamayan adını nasıl bulur?
Kimileri dönek dese de,
O’na dönmek yeter bize. D-ONA

Nedeni merak eden be-dene
Levh-i Mahfuzla yeter Bi-DONA
“Adn”ı arayana B nin altındaki nokta.

13 Mart 2013 Çarşamba

    ZAMAN
Yaşamdır gerçeğimiz,
Gerçektir yaşamımız.
Sonsuz büyüktür ama
Bizimle dönüşür zamana


Geçmiş seninle gelir
Gelecek elinle gelir
Bugün ise seçmektir


Seçmektir işimiz
Yapmaları seçeriz biz
Yaptıklarımızla da yaşarız


Yapamadıklarımız için kızsak da
Yapmadıklarımızı hatırlatır onlar
Önce bunu tamamla ve sabret
Sabret ki zaman senin kölen olsun
Varılacak yere erken varma ki
Dön geri denilmesin sana derler


Kaçamasak da kendimizden
Küsüveririz zamana
Durmayı seçeriz durmayana…
Zaman bizdik ya hatırla


Zaman da durur o zaman sende
Çok durursan ve üzgün
Sıkılıp atıverir seni
Yapıverir senden bir yeni


Gülümseyen her bebek
Üzülmemeyi öğrenecek
Mutluluğu yaratmayı
Cehennemde öğrendiği için de
Cennette hiç sıkılıp üzülmeyecek


Durmamayı öğreten kitap Levh-i Mahfuz sizlerle..
   OLDUĞUM GİBİ SEV
Olduğum gibi sev beni
İstediğin zaman kokla ama
Dikenlerime dokunma.
Kanamasın ellerin sakın

Koparmaya çalışma da
Bil ki o dikenler canlı tutar beni
Eğer sahip olmak için bana
Sıkarsan gövdemi
Emin ol batacaklar sana da
Çünkü o dikenler
Gövdemin tek sahibi olduğunu
Hatırlatmak için varlar.

Bugün koklamak istemiyorsan
Uzaklaş biraz ,ben beklerim seni

Solgunsam da şayet bir gün
Sıkma gövdemi açmam için
Serin sular dök toprağıma
Yapraklarımdaki tozu al ve bekle
Bekle ama korkma sakın
Çok bekletmem merak etme…

Bir gün ölürsem de şayet
Toprak bir çiçek daha verir sana.
Güzel bir çiçek,
Tıpkı senin gibi…SSSe…

4 Mart 2013 Pazartesi

           MUTLU BİR ÇOCUĞUM BEN...

Sonsuzda yaşayan mutlu bir çocuğum ben.
Neşeyle oynayarak öğrenmeye doymadığım için hep çoçuk.
Mutlu olmayı, cehennemin dibinde öğrendiğim için de kaybetmekten
hiç korkmayan bir çocuk. Korkmayı geçmişe gömdüğüm içindir zaten
tüm korkulara böyle gülümseyebilmem.
Yaratmaya aşkla bağlanırım ama hiçbirine bağlanıp kalmayı da sevmem;
durmayı bilmediğim için. Kimlik kimlik olurum da kimliksize dönerim.
Doymayı bilmediğimdendir doğmaya hevesim.
Her gece korkmadan ölürüm eskiye, her sabah merakla doğarım yeniye.
Ve her gecemde ‘Sela’ okurlar arkamdan ta ki ben ‘mim’i koyana kadar.
SELA-Mim hepimize kutlu olsun.


Tüm gönüllere Levh-i Mahfuz dolsun.

1 Mart 2013 Cuma


  YARATMAK  "AN"DIR . HER "AN" DA YARATILAN.
Yaratmak “An”dır. An’ı yaratırız biz. Yaşayınca da “Anı” deriz.
Her “An”la anlayıp “O”na ilerleriz.

O tüm anılara tersten bakabilen halimizdir bizim.
Biz “O”nda “O”na doğru yüzerken O da gelişimizi izler.
Boşluğu, huşuyla hoşluğa çeviririz biz. Hoşça geldik, hoşca döneriz.
An’dır yaratmak bize. Her an bir işteyiz. İşimiz yaratmak bizim.
İsim isim öğrenir işim işim döneriz.
Dünya adını verdiğimiz rüyayı işleriz.
An’ı yaşamak için dünyaya iner, O’na varmak için göğe yükseliriz.
Her daim diri, her daim biriz.
Kalbimize bağlı ipin düğümlerini çözmeye yeminliyiz.
Unuttuk ama unutulmadık .
Yürüdük ama yorulmadık.
Korktuk ama kaybolmadık.
Bulduk ama varmadık.
Çözdükçe ağladık. Ağladıkça hatırladık.
Muhafızın elindeki Levhaya baktıkça SELAM işitir olduk.
İşitince görür olduk.
Özümüze dokunmaya yaklaşmanın heyecanı ile Cann Atar olduk.
Cann at , Cann at die die Cenn Et olduk. 
Selam hepimize.

                Selam Olsun Hepimize,

Susmayı düşündüm bu gece.

Sonra anladım ki düşündüğüm için susuyordum ben.
Aramanın , acabaların sessizliğiydi bu.
Sonra bir kitap okudum.
En yüce bilgiyi getiren Kur'an'ı anlatan.
Muhammed'i anlatan.
Korkusuzluğu, Muhammed gibi olmayı anlatan.
Daha nice kapılar açan bir kitap.
buRAK özDEMİR'in yazdığı Levh-i Mahfuz.
Ve artık susmamaya karar verdim.
Buraya yazmaya başladım içim doldukça.
Selam hepimize...
     KAYBOLANLARI SEVMEMEK, OLMAYA NİYET ETMEKTİR.

   Korkulu rüyalar görür insan. Ama bu korkular, sen bunun bir rüya olduğunu
anlayana kadardır. Anladığında ise uyanır insan. Pekiyi, rüyanın rüya olduğunun
farkına nasıl varırız? Rüya içinde düşünmekle mümkün bu. Saçma gelen şeylerin
etkisiyle şüphelenmek ve uyanmak. Bakın etrafınıza şimdi. Saçmalıklar doluysa

şayet hadi uyanın artık.

   Yaşadığımız bu rüyada korku, korkmamayı öğrenmek için vardır. Yolun sonu
ise olmaktır. Kendin olabilmen için ise kendini tanıman şarttır. Kendi isimlerini
öğrenmek dün-ya zamanıdır. Dünya; defterine dün yazdıklarındır, yarın ise seni
kitabına yaklaştıran.

Tüm yaklaşanlara selam olsun . Herkes Levh-i Mahfuz okusun