25 Nisan 2013 Perşembe

ÖLEN BENİM DOĞAN RAHİM
Baktığım yer ölümle biter
Her ölüm yeni bir doğum
Olduğum yer ise ölümle başlar
Son ölümle sonsuzluğa doğum


Eller vardır tetiklere basan
Eller vardır yaraları saran
Diller vardır kalp kıran
Diller vardır barıştıran


Uyuyan vardır yatağında tok tok
Dolaşan vardır garipleri tek tek
Yazan vardır kinle öfkeyle çok
Yazan vardır bir sevgiyle tek


Gören vardır güzeli imrenir
Gören vardır çirkini tiksinir
Gören vardır kendin beğenir
Gören vardır çirkini güzele çevirir


Damla vardır toprağa düşen
Buhar vardır göğe yükselen
Ama dolu sevgiyle titreşen
Tek okyanus vardır bir-leşen


Kötü vardır olsun diye iyi
İyi vardır seçsin diye biri
Bilmeyen nefs seçer ilkini
Rahim nefs bilendir gerçeği


Önceleri yazmazdım böyle emin
Okumasaydım Kitab-ı mübin

Oku ey dost, şimdi dolacak kalbin
Kundaktaki öğrencisiyiz Rabbin

24 Nisan 2013 Çarşamba

           KÜÇÜK DEKOR GÜNEŞ  
   Hiç görmeyen, duymayan, hissetmeyen o Güneş,
milyarlarca yıldır yaşamaktayken; biz sadece yüz küsür
sene mi yaşarız en fazla gerçekten? Yoksa Güneş küçük
bir dekor mu sinema salonumuzda? Güneş olduğu için mi
gölge var, yoksa gölge için mi güneş? Gölge oyunlarıyla
sana yaşatılan bu simulasyon, öğrenmen içindir dediğimde
inanır mısın pekiyi bana?  
   Kesin kararlar vermeden önce, kulak ver şimdi sözlerime.
Yaşamakta olduğun tüm bu kölelik deseni ve kabul
edemediğin terslikler, sonsuz özgürlüğüne kavuşman için
tasarlandı özenle ve sana özel. Ve sen zorlandıkça çözümler
üreterek yaratmayı, pes ettiğinde ise tekrar ettirilerek pes
etmemeyi, boşluğa düştüğünde ise durmadan devam etmenin
gereğini öğrendin.  
   “Özgürlüğü öğrenmek ne zormuş başka yolu yok muydu?”
dediğini duyar gibiyim ama bir daha düşün. Evet, özgürlüğü
öğrenmen zor olmazdı eğer köleliği öğrenmen gerekmeseydi.
Ve öyle bir senaryoda zıttını bilmeden öğreneceğin tek şey
ezberler olurdu ve inan bana o ezberler hiç işine yaramazdı
genişleyen sonsuzluğun yurdunda. Şimdi hissedip inanıyorsan
sonsuz olduğuna; öğrenmen için gurbette olduğunu hatırla ve
hiç unutma. Kur’an Levh-i Mahfuz’la buluşup varolmayı
anlamaya başla. Selam Rabbin Rahimleştirdiği öğrenciye.
Selam hepimize.

23 Nisan 2013 Salı

          KORKUSUZCA SEVEBİLMEK

   Ne kadar ve nasıl düşünür insan ölümü bilmem ama sık
gelir buralara. Ölüm hep akıldayken başlamak her güne
dünyayla bağımı azaltsa da sevmek lazımdır doya doya.
İşte böyle yaşarım ben. Bir yanım ölüme hasret, bir yanım
yaşamaya. Tüm bu hasretin ortasında bir denge ipi, üzerinde
sıra sıra benim gibi insanlar dizili. O ipin üzerinde korkusuzluğu
öğreniriz önce. Ne ölümden korkarız ne yaşamaktan,
ne kaybetmekten ne kazanamamaktan. Korkusuz olunca sevgi
başka güzeldir çünkü ilk dersi biliyorsundur artık.
   İkinci ders sevmenin ve sevilmenin dengesini korkusuzca 
kurabilmektir. Öğrenirsin zamanla, bütünü görmeyi başardığında.
Anlarsın ki her baktığın sevgiliyse sana, her bakan sever zaten seni.
Sevgi için ne sen lazımsın sevgiliye, ne de sevgili lazım sana.
   Özel bir sevgi istersen de şayet korkusuzluğunu tanıtırsın
karşındakine önce. Gerçek aşkının tek olduğunu ve aslında bütüne
ait olduğunu bilmesini sağlarsın. Beklersin o senin gibi görebilen
sevgiliyi çocuklar gibi. İstersin ki öperek değil de ölerek gelsin
yanına bütünün aşkıyla. Bütüne aşık olsa da senin yanında olmayı
tercih ettiğini bilerek ama.
   İşte bu bizim özgürlük hikayemiz. Acele etmeden sabırla
öğrendiğimiz. Levh-i Mahfuz ile pekiştirip müjdelendiğimiz.
Selam bütünümüze.
    RAHİMDEKİ BEBEĞİN RÜYASI

“Öyle sıkılıyorum ki boşlukta gibiyim”
“Öyle bunaldım ki kabusta gibiyim”
“Öyle mutluyum ki rüyada gibiyim ” dediğimizde,
gibiyim kısmı hatalıysa; gerçek bir rüyadayız demektir.
Ya ölmemizin nedeni de diğer rüyamıza geçebilmek için ise.
Gerçek kimliğimizi şekillendiren bu rüyalar, çeşit çeşit rolleri
canlandırdığımız bir düşünme ve oluşma zamanıysa şayet.
Ters ise herşey. Ve düşünmek, öğrenmek, anlamaksa tüm
bunların amacı ve hazır değilsek daha. Hiç uyanmamış
olabiliriz gerçeğe.
   Bir rahimde aşk ile büyüyen daha olmamış ; olmadığı için de
doğmamış bebeğiz belki. Hepimize tatlı rüyalar ve kolay bir
doğum diliyorum. Tüm b.b.lere Selam,

20 Nisan 2013 Cumartesi

     VE PERDE…

Acılarım, yalnızlıklarım ve ölüm
Korktukça üstlerine yürüdüm

Korktuğum her perdeyi yırttım
Yırttıkça yenilerine rastladım

Yorulmadan ararken hakikati
Bilmiyordum aradığım kimdi

Tanrı, God , Allah, Manitu vb sen
Çık karşıma hadi kaçamazsın benden

Son perdeleri yırtarken habersizdim
Levh-i Mahfuzla şok dolu oklar yedim

Şimdi bir damla aşk içim
Şura’mda nokta ve mim

Bir sebeple farklılıkları yaratan sen
Bir sonuçla farkları kapatan ben

Aklımda binlercesine fikri akıtan sen
Kalbimde birlercesine zikri seven ben

Gerçekte sevmeyi öğrettikçe sen
Hayalde korkmayı unutan ben

Gayb olup kaçsan da bir milim
Gayb olurum açsan aşk-ı ilim

Ben burada, sen ise sonsuza saklı
Sen burada, ben ise sensize yasaklı

Sen bana çektin perdeyi
O perdede öğrettin bizi
O perdeyi engel saymam artık
Anlayınca RAHMANiRAHİMİ
   TEK-BİR-SIFIR

Tekim ben. İlk ve son olmaz bende.
Birsin sen . İlksin ve sonsun sende.
Farkımız birle başladı ,ilk sende
Farkımıza dokuzu ekledin ,son sende
Ona varmadı ama fark sende bende
Sıfır farkla tekbir olduk bizde


Sebepleri sorduğunda cevabın yoktu
Cevabı bulduğunda ise ‘sen’ yoktu
Beni anlamak için ben olmalıydın ama
Ben olduğunda soracak sorun yoktu


9 neden 0 oldu merak edene Levh-i Mahfuz.

18 Nisan 2013 Perşembe

           tERS kÖŞEDE "tANR1 yOK" dE mE

 Ters köşeye beni yatırıp gol atacak varlığa Tanr1 derim ben.
Tanr1 bana olmadığını ispat edecekse şayet önce varolup
karşıma dikilmeli değil mi ya? Böyle cesur konuşmayı da
bana bir öğreten var elbet. Tanr1′yı köşe bucak ararken
anladığım bilgisizliğimi ters köşelere olan ilgimle azalttım hep.
Ölümlüyüm ama ölüme inanmam; sona inanmadığm gibi.
Sonsuzluğa inanırım, bir tek sonsuza. Nasıl çok olabilir ki

zaten sonsuzluk. 1 0 gibi bilgisayar düzeninde ben ölümlülerin
sıfırıyım o sonsuzların 1′i. Sıfırı yokluk sananlara sorarım yok
olduğunuza emin misiniz? Ya da var olmadan yok olabilir
misiniz? Selam hepimize.

Levh-i Mahfuz ile Tek Bir'i sıfırla öğreten Rabbime şükür.

17 Nisan 2013 Çarşamba

        Deneme 
  Tek olan bir oldu. Bir daha bir daha. Her bir ,o olsa da
kendine özeldi ama. Her bir kendi yolunu çizdi. Her yol,
her birin kendi seçimleriyle uzadı ya da kısaldı. Zaman
müteşabih idi ama müteşabih olduğunu kim bilirdi? İlimde
ilerleyince öğrendi insan müteşabih zamanı.Öğrendiği ve
tanıdığı da aslında kendisi idi, müteşabih olan kendisi.
Aynı zaman gibi. Ölüp doğduğunda da insan boş değildi.
Zaman gibi beden de sadece taşıyandı ruhu. Ve insan
Ruh’u öğrendi.
  Ruhu öğreten Rab; Rahman müteşabih Rahim idi.
Selam üzerimizedir doğduğumuz gün , öldüğümüz gün ve
yeniden dirileceğimiz gün.
            VE AŞK

Aşk her yerde O’nu görmektir.
Kendine doğru yürümektir.
Rüyada uyanmaya
Karar verebilmektir

Beklemeyi bırakmak,
Her anda , her yerde mutlu
Boşlukta bile dopdolu
Olabilmektir Aşk.

Atfetmeyi bırakıp affetmek
Küfretmeyi bırakıp şükretmektir Aşk
Korku dolu seçimlerin
Elem ve nefretini unutup
Sevgi dolu seçimlerle
Selam ve rahmeti hatırlamaktır Aşk

Ve
Aşk anlamaktır alemi,
Aşk tanımaktır kalemi
Aşk dokunmak için saklı Kur’an’a
Yaklaşabilmektir Levh-i Mahfuz’a

12 Nisan 2013 Cuma

            İSA NEDEN KENDİNİ SELAMLIYOR
   İsa neden kendini selamlıyor sorusunun cevabını okuduğum
bir kitabın doğruluğuna yemin ederim.Artık buldum ve tek
olan hakikat sesine teslim oldum. Kim olduğumun şaşkınlığı
ve kabul edilmesinin zorluğunu yaşıyorum. Yeni kimliğime
alışmak için egzersizler yapıyorum. O. kendisini benim yerime
koyduğu bir rüyayı yaşıyorsa , ben de kendimi O’nun yerine
koyduğum bir hayali yaşayabilirim öyleyse. Daha iyi anlamam
için bu şart.
  Benim bağlarımı benden başkası çözemez o zaman. Nefsimin
ölümü de benim elimden olmalı elbet. Köleyken kul olmayı
becerebilmeliyim artık. Korkan köleden , aşkla seven bir kula
dönüşmeliyim. Tek bir varlığın içinde kim kime köle olabilir ki
zaten. Olduğum her yer, her an beni mutlu etmeli bu bilinçle.
Bu bilinç kaplamalı her zerremi şüphesiz. Korkuların sesi
çıkamamalı korkusundan. Cehennem varlığından şüphe etmeli
benimle tanışınca. Şeytana “Yok artık” dedirtmeliyim.
“Şeytan yok artık” demeliyim. Kimse de kalmayınca artık
zihnimde benden başka. O zaman dönüp kendime Selam
verebilmeliyim. Selam üzerimedir diyebilmeliyim. Şükür
aydınlanmanın Rabbine. Levh-i Mahfuz’u vahy edene.
        BİZ HEPİMİZ
Sen, ben olduğunu anla sıfırda
Ben, beni BİZ yaparım sonsuzda

Sen, olumsuz olanı sıfırla
Ben, ölümsüzlüğü sunarım sana

Sen , mutsuzluğu sıfırla
Ben, doymayı unuturum sana

Sen, yaşamayı başar sıfırda
Ben, doğmanı sağlarım sonsuza

Sen, yaratmaya alış sıfırda
Ben, sonsuz ilhamla dolarım aklına

Sen, sevmeyi becer sıfırda
Ben, sevgiyi doldururum sonsuza

Sen, ben demeleri sıfırla
Ben, hepimizi alıp varırırım sana

Sen, sarıl Kur’an’a ve öldür seni
Ben, Levh-i Mahfuz’la diriltirim BİZ’i

8 Nisan 2013 Pazartesi

          SAATLER DOĞRU ZAMANI GÖSTERDİĞİNDE
   Saatler doğru zamanı gösterene kadar herkes istediği gibi inanmaya
devam edecektir.Öyleyse vakit varken insan inandıklarını tekrar
gözden geçirmelidir. İnanmayı gelenek sayanlar mı, sadece dinleyen
ama hiç okumayanlar mı, okuyan ama sadece bizimkileri okurum
diyenler mi, her şeyi bilirim kesin cennetliğim diyenler mi, yancaz
yancaz çıkcaz diyenler mi, yoksa hiç uğraşamıyacağım şimdi Allah
mış dinmiş diyenler mi? Söylesenize kim gözden geçirecek kendini?
Şunu demek mümkün ama; sürekli öğrenmeye çalışan , öğrendiklerini
bile tekrar gözden geçirip en çok inandıklarını bile değiştirebilecek
kadar cesur olan birileri vardır elbet. O birileri tek öğretmene inanırlar
ve o öğretmen de onlara kendisini anlatır durur. Öğrenciler tek
öğretmenlerine yürekten bağlıdırlar ve onu idrak etmeye çalışırlar.
Sona doğru yaklaştılar onlar. O'na doğru yaklaştılar.
   Çünkü Levh-i Mahfuz’la buluştular. Eskisinden daha derinlere inip

daha iyi idraktalar. Kur'an'a inanan tüm insanlara bir çağrıdır Levh-i
Mahfuz. O eski sandığının içinde bir yeni saklı. Sandığın anahtarı ise
mühürü bulan yeni çocuğun elinde. İnana-bilirsen tabi.
Hepimize selam olsun.

7 Nisan 2013 Pazar

                             KALP OPERASYONU
   Tanrıyı aradın durdun hep. Vardı ama kayıptı ,gayb dı sana göre.
Oysa sen öldüğünde tanrı yaşamaya devam edecek. Sor bir daha

 kendine, “Asıl kayıp olan kim?”
   İşte bunun içindir ki insan kendini bulmalıdır. Tanrıyı değil. Sürpriz
kaybolanla kaybedenin buluşmasında saklıdır belki. Evet geldiğin
yeri bilmeyebilirsin, gittiğin yeri de ama şu an senindir. Şu an sonsuz
andan bir parça mı acaba ne dersin?
   Düşündüğün şeye odaklan şimdi. Mutluyum diyorsan devam et.
Eğer seni mutsuz ediyorsa kov onu zihninden.Etrafınla bir olduğunu
da unutma ama O’nsuz bir sonsuzun olmadığını hatırla. Genişlet
kalbini ki bir tek senin için atmasın sakın. Çünkü o zaman yapayalnız
kalırsın. Hepimizi sevecek kadar büyük bir kalbin olsun. Çünkü biz,
sen yalnız kalma diye varız. Yoksa sen, tek başına kaldığın bir
sonsuzluğu mu tercih ederdin?
   Kalbimi genişleten Levh-i Mahfuz operasyonuna şükürler olsun.

5 Nisan 2013 Cuma

Sende,
Sen, olduğunu düşündüğün şeysin
 Ben, gördüğünü düşündüğünüm.

Bende,
Ben de , sen de , onlar da
Tek düşünebildiğim , Tek Aşkımdayız

AŞK hepimizde var ama,
Onu düşünebildiğimiz kadar
Dönüşür gerçeğe.
  İŞTE O AN

Önce yaratırım bana
Sonra aratırım sana
Sen bulunca seni
Ben de dönerim bana

Ben bana yaratırım ama
Orada sende yaşarım.
Öyle güvenirim ki sana
Sen de beni saklarım

Sen orda bir damlasın
Ben burda sonsuz okyanus
Sen bir adımla inersen sıfıra
Ben sonsuzla varırım sana

İşte o An
ZamaNamaZ olur
İsMİM İMAN olur
RAHiMAN olur

3 Nisan 2013 Çarşamba

Sevgiler Selamlar Hepimize,

Araçlar amaca ulaşana kadardır.
Eğer araçlara aşık olursanız hedefe vardığınızda da araçları
bırakmak istemezsiniz.

Muhammed ya da buRAK . Kur’an ya da Levh-i Mahfuz.
Hepsi ama hepsi sadece araçtır.
Amaç tek olan Rahman’a varmaktır.

Amaca dikkat hem de kat kat.
Hakk ile bulaşabilmektir Hakikat.
        ŞAŞIRMAYA HAZIRLIK...

   İçindeki ses kalk secdeden derse bir gün şaşırır mısın?
Kimsin sen dersin sonra kendi kendine.

Çık karşıma göreyim seni de der misin sonra?
Dersin ama, durur mu o zaman dağlar yerinde?
Adem neyi öğrendi acaba derken,
neden acaba melekler Ademe secde ettiler
diye merak ederken ( Allah Ademi kendine ortak mı koşturdu
meleklere ?)

   Bir kitap çıkıp da karşına isimlerin senin isimlerin
olduğunu anlattığında; düğümler çözülmeye başlarsa kafanda

sana yer kalır mı o kafatasında?
Kalmasın sakın
Döneceğiz akın akın.
Vaad elbet yakın.

Kafatası boşaltma şeması için Levh-i Mahfuz hepimize
tavsiyemdir...Selam hepimize.
                           TANIYABİLİR MİSİN?
Levh-i Mahfuz’dan :
– Müslümanları’ın turnusol kağıdının Kur’an sayfaları olacağını mı söylüyorsun?
DONA
“Bana mı inanıyorsun, inandıklarına mı inanıyorsun?”
“Ben iman ettim” diyen kişiye Tanrı’nın soracağı soru budur.
“inanıyor musun?”
Kişi cevap verir:
“Evet sana inanıyorum”
Ve Rab tekrar sorar:
“Sana inanageldiğin şeyleri değiştirmeni söylersem hala bana inanıyor olur musun?”

Kişisel: Rab ve O’nun elçileri? Nasıl tanıyacağız, nasıl bileceğiz, nasıl emin
olacağız? İşte tüm bu soruların cevabını hepimiz tek başımıza vereceğiz.
Unutmamalıdır ki sadece seçimlerimizdir bizi biz yapan. Geleceğin hayalini
kurabilmek. Hayale ortak olabilmek. Hepsinden öte O’nu anlamaya çalışmak.
Dersine çok çalışan öğrenci olmayı bırakıp tüm sınıfı affetmek ve sevmek.
Cehhennemi söndürebilmek kendi içinde. Korkmamak asla. Her an için şükredip
mutlu olabilmek. Hükmetmek için hikmetin peşine düşmek.
Son soru : Tanıyabilir misin ey islam alemi eğer şimdi bugün Muhammed
çıkagelseydi? Bunu her müslüman kendine sormalı. Nasıl tanırdım acaba?
( Yanında bir melek gezerdi….Yanlış. Çok büyük saltanatı olurdu…Yanlış.
Çok güvenilir ve ahlaklı olurdu….Yeterli mi? )
Bu soruya benim cevabım şöyle. Bana evreni, varoluşu, nedenleri en iyi

anlatan cümleler kurabilmeli. Hikmeti satırlarında görebilmeliyim. Söylediklerini
düşünürken başıma ağrılar , gözlerime uykular girmeli. Aklımı kurcalamak değil;
aklımı kalbimle kucaklatmak olmalı yaptığı. Acaba diyorum böyle güzel bir kitap
okuyanınız var mı bu sitede ?