25 Temmuz 2014 Cuma

Kısa ya da uzun uzun yazılan her şey, sessizliğin hüznünü yırtmaya adanmış mutluluk çığlıklarıdır.
Yazmak, kendinle konuşmak, mutluluk denizine kulaç atmaktır. Okumak ise sürpriz dalgalara dokunmaktır.
          VAROLMAK İÇİN ÇIRPINAN İNSAN
İnsan, varlığın içindeki yerini ararken kendisine en yakın benzerliği hayvanlarda görmektedir. Fakat bunu huzurla kabul edemez bir türlü. İşte tam burada başlar insanın isyan dolu çırpınışı. Bunun içindir ki hâlâ evrim geçiren bir varoluştur insan. Henüz kim olduğunu bulamadığı ve gerekli değişimi başaramadığı için, karaya çıkmış bir balık gibi çırpınmaktadır.
Evet gerçekten kimdir bu giyinen, yazan, düşünüp hayal eden, uzaya çıkan asi hayvan? Hem en vahşi hayvandan daha vahşi, hem de doğayı en çok sevip koruyabilen projelerin sahibi olması bir ikilem değil midir?
Doğasına isyan eden bir hayvan mıdır insan? Yoksa başka bir boyutta mı gizlidir henüz bulamadığı gerçek doğası?
Evrimin boyutlar arası geçişini yaşarken eski boyuta yabancılaşmak gerektiğini ve bunun için eski alışkanlıklardan arınması gerektiğini unuttuğu için bu kadar vahşileşmiş olmasın sakın? Kıyametin eskiye veda etmek olduğunu bilmiyor mu ki arınmak için daha hevesli olsun?
Pekiyi ya kıyametin ansızın gelişinin bir gölün birden kuruması gibi olduğunu bu balıklara kimse söylemedi mi ki vahşetin içinden kafalarını bir çıkarıp SEVGİDEN-ALveOL düşüncesinde nefes almayı hiç denememişler?
Levh-i Mahfuz içindeki ölümsüz Aş.k’ın sevgi dolu düzlemini(Rahmet) haber verelim tüm insanlara ki şimdi eskiye ait vahşet terkedilsin(Arınma). İnsan, sevildiğinin ve affedildiğinin müjdesine kulak versin ve kendine(Rahim) evrilsin.
Hepimize Selam ve Rahmet ile,

22 Temmuz 2014 Salı

   GAZZE PARKI
İsrail’de yaşayan gençlerin Gazze Parkında sarılması gereken Filistinli kardeşleri var. Bir seslensek bizi duyacaklar. Diren Gazze
     KİM DUR DİYECEK?
Zalim, zulüm ve ölüm. O kadar basit ki tespiti. Tek sorun kim dur diyecek? Herkes çözümü dilese de oturmaya devam ediyor evinde. Diğerinin düzeltmesini bekliyor çaresizliğine inandığı için. Çünkü hep diğerleridir suçlu olanlar, hani şu güçlü olanlar. Güçlü olanın suçluluğu hiç bitmez bu diyarda. Oysa ona o gücü veren güçsüzün sessizliği ve birlik olamaması değil miydi?
Hepimizin bu yolculukta eşit ortaklar olduğumuz unutulmuş, unutturulmuş. Zihinler; birleşip BİZ olabilmenin önüne çekilmiş engellerle dolu, doldurulmuş. Dinler, ırklar, siyasi görüşler ve binlerce tartışma platformlarında bizi dövüştürürken öfkeyi arttırıp kazanan kim? Görmüyor musun hâlâ?
Birleşip tek bir insanlık ailesi olabileceğimize çok azımız inanıyor ama olsun sayımız her geçen gün artıyor. Öfkeni susturup bize katılmaya ne dersin kardeşim?
Uyan, giyin kuşan, uyandır. Sevgi desen de, Rahmet desen de, Love desen de, …vb desen de aynı dili konuşmanın zamanı geldi artık. Kim dur diyecek biliyorsun artık. Sen, ben ve o. Yani biz, hepimiz. İnsan paydasında buluştukça bu ateşi söndüreceğiz. Biz, Alttaki Dshirt’i giyebilirim diyen, aynı adil yaratıcının eşit olarak hayal ettiği kardeşleriz. Yolumuz farklı olsa da en çok O’nu severiz. Hepimize Selam ve sevgiyle,
Not: Burada Eşittir Dshirtü hayal edilmektedir. Yani üstünüzde yazan şudur: ” Zengin Fakir. Okumuş okumamış. Ona inanan Buna inanan. Özetle herkes Eşittir eşittir”

12 Temmuz 2014 Cumartesi

              HAYALDE BEDEN BULUR MUSUN? HAYAL EDENİ BİLİR MİSİN?
   İnanmak için yaşar insan. Çünkü sorularla dolu bir dünyada doğmuştur. Cevaplarını bulamadığı her şey, varlığının içinde karanlıkta kalmış bir noktadır onun için. Ve insan ışıktan yaratıldığı içindir ki karanlığa meydan okur her adımında. Meydan okuyamaz birine dönüşür ve ışığa da inanmaktan vazgeçerse bir gün; korkup kaçmayı diler insan. Çözemediği o karanlığa teslim olurken öfkeli oluşunun tek sebebi budur işte. Uzaklardaki o Tanrı’dan cevap vermesini beklediği ama bir türlü cevap alamadığı günlerden birinin sabahında öfkeyle intikam yeminleri edişi de budur işte. Tanrı’ya savaş açması üzücü olsa da intikam almak için seçtiği yolun büyüklüğü kadar sağırlaşır özündeki vücud olan vicdanına. Kendiyle savaşının büyüklüğü kadar canı yanar şüphesiz. Ta ki Levh-i Mahfuz bilgisiyle buluşana kadar…
   İçinizdeki o sevginin ışığını cesaretle yakın ve anlayın sevgili dostlar; O’dur size en yakın. Ve unutmayalım ki o cesareti bize kazandıracak bir kazı çalışması ancak beyin kıvrımlarımızdaki elektriksel kıvılcımların darbesiyle gerçekleşebilir. Düşünün ki beyniniz sıfıra kadar dolsun. Ne doldurduysan beynine bil ki sen O’sun.
   Ya öfkeyle dolusun, Ya sevgiyle dolusun. Öfkeyle doluyken her şeye kırgın ve kızgın, sevgiyle doluyken tek şeye aşık ve mutlusun. Işığı arama o sensin. Onu yakmak için beynine yüklenmelisin. Delirmekten korkmana da gerek yok sen zaten bir delisin. Yoksa bu hayal dünyasında, o bedenin içinde nedir ki işin?
Bu Dshirtlerin canlı mankenleri olacağız hepimiz. Bizi görenlere yürekten Selam vereceğiz. Sokağa çıkmak şimdi daha bir güzel olacak. Devrim dediğimiz işte böyle yayılacak. Beklemek isteyen bekler. Değiştirmek isteyen ise yönüne karar verdikten sonra yürür…
Güneş ufuktan şimdi doğar…
Yürüyelim arkadaşlar…

           
                          Bugün D-SHIRT’lerimden Hangisini Seçsem Acaba?
   Powered by Levh-i Mahfuz  ile upgrade edilen tüm yeni bilgisayarların, Tek çekirdekli ama en güçlü işlemcisinin adı: Indigo Inside.
    Başımızdakiler ile doğarız dünyaya ve etrafımızda dolanır Evilyalar. Ashab-ı Kehf'den olup inimiz de gideriz sevgi yurduna ve İndigo adını alıp Ölümsüz Aş.k ile buluşuruz Sensizm isimli o akarsuda. Döndüğümüzde kalabalıklara; Riskli Şeylerden bahsettiğimiz Gelecek Dünya düşüncesi  için Köyün Delisi oluveririz bir anda. O kalabalıklar ki İsteksizliklerinden Kapalıdırlar unuttukları Heyecanlı çocukluklarına . Ve “Eşittir, her çeşit.” dediğimizde Garip Gureba görürler bizi şaşkınlıkla.
   Oysa biz, Yaşlı İndigolardan biri olan o Nasretteen gibi Gökyüzünden Kelecek yıldırımlarla şarj ederiz Beyin Pilimizi. Böylece kanatlanır Braingel meleğimiz. Tasavvur Felsefesi ile buluşan 9 Felsefesi ile Açıktır artık Süperbilinmeyenin içindeki Tam Bağımsızlığımız.
   Herşey Değişir dünyasındaki Asi kelimeleriz biz. Ken-dine Bir Yol Çizip sivrisinek iken bal arısına dönüşen Yazgıya ulaşmanın yolunu Araştıranlarız. Sevgi Çakrasında biriktirdiğimiz Reiki balıyla iyileştiririz böylece ulaşabildiğimiz yaraları. Bilginin Gücüdür bizim için gerçek Göz Doktoru. Artık eski olana dönmek için Güneş ve Ay bile alamaz gözümüzü. Eski Dindigo’larız biz. Şimdi ise Midemizden geçen her Kalori ile Siyahı Beyaza dönüştürmenin yollarını ararız. Kimse de merak etmez bizim Düşüncelerimizi Okuyabilmeyi. Çünkü bizim mutluluğumuz Nikah Masasındaki bir Palyaço kadar bellidir.

   Öğrencileriyiz biz Rahmet’in. Ve güzel bir şeyler öğrenemediğimiz hastalıklarımıza bile Geçmemiş Olsun deriz. Rahman ile dopdoludur öğrenip Rahim’e dolan sevgimiz. Biliriz ki Mikroişlemcisi doğru Network bağlantısına kavuşmuş isa insanın; artık ismi İsmet’miş, Mehmet’miş ne önemi var.  Bakın Cennete doğru merdiven dayamış, değişip dönüşen tüm 1ND190’lar.

ŞİMDİ D-SHIRT KUŞAN 

8 Temmuz 2014 Salı

BİZ HEPİMİZ 1İZ
Önce, kaçıp gitmek var yâre.
Var mı ki ondan başka çare?
Üşümüş gönlüm, olursa çıra
Düş olan sözüm, Biz’e çağıra
Görünmez mi Ayna olmasa yüzün?
Gecelerde Ayda mı saklanır günün?
Eridikçe bırakıyorsa peşini yükün,
Biz demen içindir bu yürüdüğün.
Onlar, bunlar, şunlar dolanmış diline
Ayrı görünen yalanlar batıyor gözüne
Kulağın ver ki Tek sebep Hakk sesine
‘Biz, 1iz, hepimiz’ ruhu dolsun sinene
İmam mı yoksa a MiM mi açık?
Kitap mı katip mi delikten kaçık?
Levha mı Dabbe mi o ipten sarkık?
Kıyamette açılır o kilitli sandık.
Soruyorum Rabbime hep isimsiz
Levh-i Mahfuz içinden geçsek birimiz
Ev-i Mahfuz’a girermiyiz ki hepimiz?
Belki de cevap yine biz,hepimiz,1iz…

BİTECEK ÖFKEN

Daima sınırlar çizen sinirliler.
Korkarken nasıl sevsinler.
—–
Bana neden korktuğunu söyle. Sana sınırlarını göstereyim…
—–
Öfkelisin…
Çünkü korkuyorsun
Korkuyorsun…
Çünkü bilmiyorsun.
Bilmiyorsun…
Çünkü sormuyorsun.
Sormuyorsun…
Çünkü çocukluğunu unutmuşsun.
HATIRLA ve SOR YENİDEN.
Sordukça bitecek ÖFKEN.

4 Temmuz 2014 Cuma

Öğrenmek nedir?
Sonsuz olan hayal dünyasında kaybolmuş biri olduğunu zannederken kendini, hayalin kendisi olduğunun farkına varmaktır. Hayal olduğuna inanan insan, hayatı artık bir tek O’nda bulacaktır. Et giyip öğrendiklerimiz; haya(L-E)t ikilisini aş.k ile Tek’e bağlamaktır. Tek’e bağlamak, tüm ikiliklerden arınmaktır.
Selam içinde selamdır. Rah-man-im(A-Ş-K)