1 Ağustos 2014 Cuma

            RUHUNU ARA ARA ARA…
            BULUNCA ÖLECEK PARA.

   Parayla almadığımız şeyler, nefes kadar havaya asılıyken ayakları yere basan tüm hayvanlar içinde ayakkabı giyen tek tür biziz ve herkes ayakkabısını kendisi yapsın demediğimiz için de çook eskiden parayı icat etmişiz. Kitap okudum ama karnım doymadı ki keşke o paraya köfte ekmek alsaydım demek de bir seçim. Ama lütfen okuyup düşünerek Ruh’una doğru bir yol tutanları ve ruhunun karnını doyuranları küçümseyip hor görmeyin. Çok emin olduğum bir şey şudur ki hepimiz ayrı yeteneklerle doğup yürürüz dünya yurdunda. Yeteneklerin hepsine yetişip onu bünyemizde taşımamız gerekmez. Gereken şey o yeteneği tanıyıp desteklemektir. Unutmamalı ki Rabbin yeryüzündeki bir kuluna (ayakkabıcı, köfteci, vs) desteği yerdeki diğer halifelerinin eliyle olur.
   Para yeryüzündeki şu haliyle yozlaştırılmış bir iletişim aracı. Bu yozlaşma ise hepimizin bencilliğinin ortak bir eseri. Fakat yine de bu yozlaşmaya rağmen paranın ‘bunu istiyor ve destekliyorum’ deme görevi devam etmekte.
   İşte bu yozlaşma içinde bile birileri insanın ruhsal yolculuğuna inanır ve onu her şekilde destekler. Sorgulayan zihinlerimizde şüphelerimiz kişilere ise kişiler katındayızdır ve orada para! para! para!vardır. Yok şüphelerimiz bilgiye ait ise henüz ona inanılmamıştır ve orada hâlâ ara! ara! ara! vardır. Aramayı bırakan eminler ise hem mideyi hem ruhu dengeyle beslerler. Selam ve sevgiyle
           ACTION
   Oksijene, ısıya, yemeğe ve suya bağlı yaşayan bedenlerimiz; daha nice giriş ve çıkışların dengesiyle akışkan kalabilen bir organ.izasyon ürünüdür. Kendi varlığımız da büyük dünya organizasyonu üzerinde bir giriş ve çıkış kadar basittir aslında. Doğumumuz ve ölümümüz arası kadar süren bir yolculuk ile akıp gezmekte olsak da hepimiz sadece gözlemci değiliz şüphesiz.
   Zehirli, keyifli, geliştirici, hazımsız, uyuşturan, uyutan, canlandıran vb etkiler taşırız dünyaya her yeni gün. Ve yine hepimiz, tüm organizmanın sağlığından da etkileniriz her yeni gün.
Gezip gördüğümüz fakat kabul edemediğimiz şeylerin çokluğuyla acı çekip kendimize yabancılaştığımızda ve kendimizi alışılmışın dışında bir değişimin fedakarlığına adadığımızda mayalanıyoruz demektir. Artk bu organizma yeni fakat daha güzel bir besine dönüşümüzden er ya da geç etkilenecektir. Hayalle mayalanan yoğurt gibi dokunduğumuz bozulmamış her süt damlasında yeniden şekillenip genişleriz. Sütten koyu oluşumuz derinde kalıp gözükmemizi geçiktirse de sağlamdır aslında temelimiz.
Örneğin bugünlerde saçma gelen olaylar ve anlamakta zorlandığımız bir vahşet içinde bozulup kötü kokuyor yüzeyde görünen halimiz, doğrudur. Fakat derinlerde artarak büyüyen isyanımız, sessizliğimizin içinde bitmesini istediklerimiz için yapılması gerekenleri düşünürken işaretleri takip ediyor hızlanarak. 
   Bunun için yakında yüzeye çıkmaya hazırlanmakta fayda var dostlar. Sıra geliyor ekşi yoğurdun ekşiyonuna. Durmadan dokunalım sevgiyle her yumuşak kalbe her yeni gün. Yani kötü koku bitene kadar ekşiyin dostlar action. Dünya yoğurt görsün. Maya neredeymiş, nasıl bir şeymiş öğrenmek isteyenlerimiz de Levh-i Mahfuz isimli kitabıyla/kitabımızla görüşsün.