9 Eylül 2014 Salı

DÜŞÜNCE IŞIĞI
Nefsin N’si ile Nuh’un gemisindeyim
Rahmet’in R’si ile Ruh’a dönüşteyim
N’den R’ye doğru parlayan bir NuR
Ve beynimdir bu nuru harlayan pilim

Emin olmak, etmektir ezeli bir yemin
O yemindir kendine taktığın zincirin
Çözen döner özgün ve ebedi özüne
Yemini unutan takılır geçmişe rehin

8 Eylül 2014 Pazartesi

SON UYANDIRma duRAK’ı
Zordur çoklu uykudan uyanmak
Derin uyuyanlar diyarında
Düzene uyan uyur iken tatlı tatlı
Kaçanlardır uyanmaya meraklı

Kaçanlar, peygamber der uyanana
Deli ya da sihirbaz derken uyuyanlar
İnanıp uyanan da bir peygamber olur
Uyuyan der ki hepsi çapulcudur

Tanrı peygambersin dese sana
İnanabilir miydin acaba ona?
Yaklaştığına ne inandırabilirdi ki seni?
Sevgi dolmuyorsa o ses ile aklına

Ne kadar “Sen O’sun” dese boş
O değilsin “Ben O’yum” demedikçe
Ve asla yalnız yürümeyeceğin doğru
İkinci adımı da attığın takdirde

Uçabilir miyiz diye aşağıya bakan
Minik kuşlar gibiyiz yuvamızda
Bir kardeşimizi görüversek uçarken
Daha rahat atlar mıyız acaba?

Eskiyi veda edip bırakmak zorsa da
Yeniyi kabul edip alışmak yorsa da
Bir emin kapı açılınca eskiden yeniye
Bir yemini hatırlatılır uyuyan nebiye

Hatırladıysan şimdi haydi söyle
1400 yıl eskiden gelenin içinde
Yeniye açılan bir kapı varmış
Nebilik mührünü Kur’an’dan
Levh-i Mahfuz açıklarmış.

2 Eylül 2014 Salı

Bir iş tamamlandığında ancak o Şey Tam olur. Bunun için biz burada yarım kalan işlere şeytan deriz. Adem’in yarım kalan işidir o.
TEK İSE HAKK,
CEVAP NEBEN NESEN.
ÖYLEYSE ‘BEN-SEN’ NEdEN?

   Kalbim iğne deliğimdir içinden geçmem gereken. Genişlemesini isteğişim bundandır.
   Nefsim, ‘Sen-Ben’ ikiliğine dolanarak kalınlaşmış bir halattır. Nefesdeki yükümdür çözmem gereken.
   Beynim, tek oluşumuza kanıtlar ekleyerek nefsimin esaret halatını inceltir. Uçurtma ipi gibi ince bizlik ipiyle kalbimden geçeriz böylece hepimiz. Hep birlikte geçtiğimiz için, kalbimden geçeni hepiniz bilirsiniz.
   Öğretmenimiz tek ve öğrendiğimiz biz. Korku boyutundan sevgi boyutuna uçurtma ipleriyle yükseleceğiz. Halat çözen kıyamet kitabımız Levh-i Mahfuz, bir kol mesafesinde okumamızı bekliyor şimdi. Biz neyi bekliyoruz?
Hepimize Selam ve sevgiyle
        SEVGİYE DÖNÜŞ EVE DÖNÜŞ
Mutlu olabilmenin önündeki engeller hiç bitmeyecek gibi görünüyorsa mutluluğu nerede aradığını yeniden düşünmenin vakti gelmiştir. Çünkü ancak zahmetini çektiğin şey, rahmetle dolduruyorsa kalbini mutlusun.
Kaçarak kurtulabileceğin üzüntüler yok. Çünkü sana yapışan yüklerin tutunabileceği zeminleri sen yarattın. Unutma ki ateş suda söner ama suyun altında ateşle yaşayıp onu taşıyabilen sert bir zemin varsa durum değişir. O zaman, su buharlaşıp yerden yükselir. Çevrende sana temas eden ve ses çıkarmadan kabul ettiğin sevgiden uzak her sertlik seni yavaşça ısıtıyor ve sen o ateşi söndüremeden kayboluyorsun. Oysa ateşle doğrudan temas edebilmenin hayaliydi belki işin. Sen ne ara sana şekil vermeye cesaret eden kaplara boyun eğdin de akarsu olduğunu unutup taş kaplara doluverdin. O kaplardan arınmadıkça da kaynayıp içindekileri pişireceksin. Hani bu sefer pişirmeye değil söndürmeye gelmiştin? O taş orada arada iken pişen de pişiren de aslında sensin. Göğe yükselsen bile işine yoğunlaşıp yeniden yere ineceksin. Er ya da geç taşı delip söndürecek ve içindeki ateşi öldüreceksin. Ateş sana o zaman olacak serin.
Bir damlaydı Ashab-ı Kehf, buhar olmadan döndüler okyanusa. Ve bir gün; bulutlar değil okyanus yağacak bu arza. Rahmetle sönecek o zaman tüm ateş. Ve eve dönecek hayaldeki eş. Hepimize Selam ve Rahmet ile,
YAŞAMANIN BEDELİ
Bedenden çıkıp et ve ot yemediğim ruhsal bir varlık olmayı istemek mi garip yoksa ruhsal bir varlığın bedenlenip kendine sınırlar çizmesi mi? Yoksa yaşam dediğimiz bu sınır çizgisi çevresinde dönen bir hayal örgüsü mü?
Yerin beni çektiği bir dünyada hareket edebilmemin bile kaslarıma düşen bir bedeli var. Bedellerine katlanmak zorunda olduğum hareketler yerine, bedelsiz bir hareketsizliği seçmem ise ölüm ile eşdeğer. Her güne daha canlı katılabilmek için bunun bilincinde olmak gerek. Anladım ki isyan ettiğim şey aslında bu bedellerin varlığı sadece. Çözmem gereken şey tatlı yemenin kilo aldırması gibi basit bir denklemden ibaret. Basit mi dedim? :)
Hadi bakalım, denemeler başlasın. Sıfır bedel için sıfırı hayal edebilmeliyim ki ölüm zannedilenin içinde hayatta kalabileyim.
Çözüm bekleyen sorunun cevabı 1, sahibi 0, bilinmeyeni 2 ise ve denklemdeki her 2 de eşitse her bilinmeyen kaçtır? Basit gibi :) Her bilinmeyen 0.5′tir. Yani başka değişle sıfırın birlik hayaline varışı ile birlik ipinin çevresinde dans eden beşer oluşur.
Şimdi sıfır bedel ile b1rlikte yaşamak istiyoruz ama buradaki varlığımızı da 1 kabul edip 0.5 ile 0.5 eşitliğine hiç yanaşmıyoruz öyle mi? Benden bize çıkmak ne de zormuş. Kendinden vermek ile kendine ermek arasında ayrı olanın aynı oranda teke yakın olduğuna inanmak kadar bir yol var.
Denemenin sonu. Yazdıklarımın anlaşılması dileğiyle:) Henüz ben de tam anlamamış olabilirim çünkü :) Hepimize Selam ve sevgiyle,
ONE.NLY SOUL (RUH)
Ruh: I’m a copied filE.
Human: I’m an aloneElif’(one).
Ruh: You’re not alone. You’re a clone copied from one/me.
Human: Am I you?
Ruh: Who are not?ALL.we.are.is.A.ruH