18 Kasım 2014 Salı

     AŞ.K, ÖZDE HİÇ SÖNMEYEN IŞIK.
     GERİSİ YERDE BONUS BİR GÖLGE.

  Karamsar gözüken her düşüncenin içinden çıkabilirsin. İçinden çıkılmaz soruNları, eğlenceli matematik sorularına çevirebilirsin. Kimse dokunmasa da sana alev olmadan ışık saçabilirsin. En derinde yatan iki gerçekten emin olarak yaşayabilmen buna yeter.
  O iki gerçek: RUH’un tek oluşu kadar kesin bir YALNIZLIK ve Ruh’un sonsuzluğu kadar devamlı bir CANLILIKtır. Her şey Ruh’un kadar gerçektir. Ruh’un ise ona nefes verebildiğin kadar seni gerçekleştirir.
Ruh olduğunu unutman, bir değil biz olmaktan korktuğun bir kaçıştır. Öfke dolu gözlerle ufka körleşmiş bir halde benlik uykusuna doyamadığın derin sağırlığını açıklayan bu durum, benliğin yalnızlığındaki bizliği inkar eden o nafile çabanın bir eseridir. Esaretindir.
  Şimdi uyan. Özüne dön. Başsız sonsuzluğun yalnız ve canlı oluşunu an.ladığın an zamanı durdur… Bir gülümseme koy yüzüne ve geri dön. Şimdi dinle sevgiyle. Ölmek için sebebe ihtiyacın yok ama yaşamak için var. Çünkü canlılığına ancak hayal kurabildiğin perdeler heyecan katar. İşte sen şimdi o perdedeki bir hayalsin. Hem mercan hem incisin. Hem canlısın hem de teksin. Biz içinde bize eşit bizden biri, tek içinde eşsiz bir birsin.
  Yalnızlığında yakala önce seni. Eşsiz bir mutlulukla hayat ver ona. Sonra gülümseyen bir yüzle dön bir hayal olarak yeniden aramıza. Şimdi söyle bana! Sen, seni bulup parlarken gökyüzünde kim üzebilir ki yerdeki gölgeni? Gökte ararken yerde bulmak istersen eğer kendini. Çevir çevirebileceğin kadar yumuşamış o ellerinle, Levh-i Mahfuz cildini.
  Aynadaki yüzümde dahil en az iki ile başlayan her perde ve her yer, sadece bonus ekliyor artık mutluluğuma. Şimdi gölgemden hiç korkmuyorum artık ve gülüyorum gölgeme basan gölge ayaklara. Ve yapabildiğim kadar Selam ve Rahmet ile dokunuyorum hepimize, yanmadan ve yakmadan İslam Işığıyla…

13 Kasım 2014 Perşembe

İSYAN…İNS-YAN..İNSAN.
Ey insan. İsyan etmek için geldin dünyaya. Yaşamak için değil. Yoksa çıplak doğduğunda giyinmez, yemeğini pişirip yemez, ateş yakıp ısınma peşine düşmezdin. Saymaya kalksam klimadan, uçaklara hatta uzay yolculuklarına kadar bitmez senin bu isyanının örnekleri.
Evet Dünya güzel bir bahçe gibi görünebilir fakat her canlılığında vahşi bir açlık gizlidir. Bu vahşete isyan eden insanın gerçek doğası kesinlikle buraya ait değildir. Çünkü ruhuyla ters düşen bir hayvanın isyanla üflediği nefeste doğar insan. Her nefes alışında oksijenle yanan ciğerlerine ve kendini bekleyen ölüme isyan eden ve çözmek için çabalayan bir hayalcidir o.
İnsan olmak inanmakla başlar. Ve inananlar, isyankar hayaller kurarlar. Çünkü inanmak bildiğinin ötesine geçebilmektir. Geçmiş ile gelecek arasındaki seçimdir.
Örneğin ölümsüzlük vaadiyle kandırılan Adem’in bildiği şey ölümlü olduğudur( ölümsüz melek olmak vaadine kanışından belli ). Bildiğinin ötesine geçip ölümsüz olduğuna gerçekten inanamayışı ise geçmişi seçişidir( Şecere’nin tadına bakması ). Geçmiş, doğru şeye isyan edebilmeyi öğrendiğimiz yerdir. Yerküredir. Süreli bir eğitimdir. Din gününde bitecektir. Hepimize Selam ve sevgiyle,

8 Kasım 2014 Cumartesi

MUTLULUK VERMEZ BİRİKEN PARA.
SEN SEN OL, CEVABI BİR İKEN ARA.
Cepte şıngırdayan bozuk paranın kağıt paradan daha eğlenceli olduğunu düşünüp bozuk parayı tercih eden bir çocuk kadar özgür olmak istiyorum yeniden. Ve biriktirmemin büyümek olduğuna ne ara ikna edildim bilmesem de şimdi çocuk kalabilmek için biriktirmeyi reddediyorum.
sevgiyle diyorum ki “%20’nin üstü kalsın”. Çocuklara bıraktığınız dünya buysa ey mutsuz ölümlüler, büyüklük sizde kalsın.
Not: Çocukların hakkı neden %20’dir sorusunun cevabı nefsi birleyen kitap Şeyhtan’ın Son Günü içinde sizi beklemekte. :)

7 Kasım 2014 Cuma

    TAVİZ VERDİĞİM TEK ŞEY...
İnandığım şey ile birlikte anmasınlar adımı. Doğru anlayıp yaşayamadığım belli çünkü. Eğer inandığım gibi olabilseydim gerçekten ben, böyle mi olurdu yaşadığım bu gezegen? Ya geciken arkadaşlarım yığılmış önümde ya da ütopik hayallerim için henüz erken.
Bildiğim kadar bir ‘ben’ var içimde. Bana benden yakın biçimde. Onu kaybedersem kaybolacağımı bilirim. Onsuz yaşamayı reddederim. Taviz verdiğim tek şey zaman. Suskun görünse de mütevazı değildir Rahman. Sabırla ve Aşkla ya toprakta sulanmayı bekleyen bir tohum olarak öleceğim ya da bir ağaç olup gölge vereceğim. Her şekilde yine, inandığım şey için yaşam süreceğim.
Hepimize Selam ve sevgiyle,

6 Kasım 2014 Perşembe

         DÜNYADA BİR TURİST OLMAK
Bir hayal kadar hayat dolu ama bir turist kadar da yabancıyım bu dünyada. Sevdiğini bırakıp kaçmak gibi gelmese çoktan yalnızlığa gömmüştüm kendimi. Yabancı memlekette her akşam sürekli kaçtığım etnik mahallem gibi yalnızlık. Çünkü gündüzleri en medeni sanılan ülkelerde bile korkular ve bencil tutkular ile zincirlenmiş insanlar dolaşmakta. Medeni olmayanlardaki insanların zincirleri ise daha da ağır. Yalnızlığın derinlerinden isyanıma çare bir zincirkıran istiyorum şimdi, kimseyi geride bırakmayacak ve hepimizi uyandırıp selamlayacak…