16 Mart 2013 Cumartesi


YERdekiYÜZÜn YALNIZ
GÖKdekiYÜZÜn YILDIZ

Karanlıkta bir noktaydık
Karamsar ve kararsız.
Hepsinden önemlisi yalnız.
Yer-deki yüzü-müz YALNIZ

Işıklar alırdı bazen gözümüzü,
Sarılıp ısınırdık ama tutamazdık fazla.
Yapıştıramazdık ki üstümüze zorla.
Ve kıskanarak dönerdik karamsarlığımıza.

Sonra bir ışık, bir ışık daha.
Hepsini çok sever, birşeyler öğrenirdik.
Neydi ışıklara olan bu ilgimiz
Yoksa !..
Biz aslında karanlık değil miydik?

Ama öyleyse nasıl?
Nasıl olur da parlamam ben?
Sonra bir ışık daha geldi yanımıza
Dedi ki :“Derine in atlarcasına ve korkma”
“Al şu ipi de sıkıca sar, bağla”

Kazma elimizde, ip belimizde
Atladık köprüden bungee/ye
Deldikçe deldik, doldukça dolduk
Şükür ile yaratmaya koyulduk
Biraz parlayınca ise kendimize şaşırıp savrulduk

Savrulup kavrulunca acıyla
Allah’tan o-ip, çekti bizi belimizden
Şü-kürleri çoğaltıp aşk-kürlerine döndürünce,
Şu-korlara dayanamayan şaşkın can da çıktı içimizden.
Sırça lambadan çıkan o cin de çekilince aradan,
Sözleştikleri gibi buluştu o vakit Rahim ile Rahman

Parlama yaratmaktır bizim işimiz
Çocuk gibi heyecanla dolu o mutlu anları,
Zevkle ve şevkle parlatırız biz

Anladık ki değiliz hiç yalnız.
Uçmayı yerde öğrenen noktalarız.
Olunca kararmamaya kararlı,
Sevgi dolu o ışığı yaratacağız.

Ken-dimizi tanıyıp öğrenince,
Kun-diyerek Ken-di  ışığımıza varacağız.
İşte o gün yerden kaldırıp yüzümüzü,
Özümüze varıp oluşacak,
Gök-teki yüzü-müz YILDIZ.
O sönmez ışığımızla da Arşın göğ’S‘üne dolacağız.

İpi merak edenlere Levh-i Mahfuz süpermarketinde aramalarını öneririm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder