25 Mart 2014 Salı

         PASLANMAZ ÇELİK
   Kandırılabiliriz, yanıltılabiliriz ve gördüğümüzü, duyduğumuzu sandığımız şeyler, gerçek de olmayabilir. Tüm bunlar dış dünyaya küsmemizi gerektirmez asla. Sadece insanlığa, kandırmadan ve yanıltmadan da çelik gibi sağlam bir mutluluğu gösterebilmeyi gerektirir.
   Daima parlayan bu çeliği göstermenin hikayesi ise kısaca şöyledir: İradem var dediğinde adem; demir olur önce kalbi. Her dert döver o demiri ateşte. Kırılmayan irade suyla buluşur çelik olur ve hiç pas tutmadan neşeyle yürür. Kırılan irade ise ateşe düşman olur kaçar yanar, yanar kaçar. Çıkamadığı döngünün küskün demiri olur ve pas tutar umutsuzca çürür.
   Öyleyse demir kalıp da alma hiç emir. Örneğin olmasın hayalindeki senden başka. Mesela dalga geçseler birileriyle, geçme. Küçük görseler birilerini, görme. Farklı olanı sevmeseler, sev. Çok para, mal ve güç isteseler, isteme. Üstünlüğü isteseler, eşitliği iste. Dinimize göre deseler, “Selam Size” de. Yalnızsın sansalar, sen onların yalnız olmadığını bil. Düşman bilip kovsalar, cahil kalmış kardeşlerini özbilgiye hep çağır. Ölmeden önce yaşasalar, yaşamadan önce öl. Öfke dolsalar, merhamet dol. Güneşe kızan toprak olsalar da yanıbaşında; yağmuru anlatmaktan hiç vazgeçme.
   Vazgeçme ki bir gün o yağmurun sen olman gerekirse; ayırmadan ve eşitce yağmak için tereddüt etmesin kalbindeki rahmetle parlayan o çelik. Hepimizde Selam ve sevgiyle büyüsün özgün elçilik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder