6 Ocak 2014 Pazartesi

                 ACI TATLI SPİRAL HAYAT
   Sevdiren nedir yaşamayı bana, ya da üzen kim beni? Kimler ya da neler? Sınıflandırıp durmaya, işaretleyip isimler koymaya ne de meraklıyım.
   Canlı ve cansız diye sınıflandıran ben; canlıyım dediğim bu yerden mezardaki cesedime ne isim vereceğim o gün acaba. Ölünce bitiyorsa eğer canlılık, uzayda gezen cansız bir kaya ve su yumağından bu doğan kim?
Sınıflandırmalarımın doğruluğuna ikna edemediğim dostlarıma sınıflandırmanın yanlışlığını anlatmalıyım mutlaka. Barış için buna ihtiyacımız var. Acıyı çok seven Urfa’lı dostuma acının bana acı verdiğini anlatmama bile gerek kalmaz böylece. Dostların arasına baharat girmemeli değil mi ya?
   Acı tatlıdır hayat. Sınıflamanın savaşını, sıfırlamanın barışına çeviren İnSAn olsak ne güzel. 
Levh-i Mahfuz’un mayası olan sıfır; durgunluğun değil baştan sona dönen bir noktanın dokuza ulaşmış hızının çizdiği aşk girdabının şekli sanırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder