6 Ocak 2014 Pazartesi

               DÜŞÜNME ÜŞENGECİ SÜRÜSÜNDEN ÇIKAN ASİ
    Dünyanın desenlerinde ne çok zincir, ne çok yük var. Ve ben, kölelerin arasında doğmuş bir çocuğun isyanı kadar biliyorum özgürlüğü.
    Dokunamadığım bir hayal kadar gerçek olsa da şimdilik; beni canlı tutan şey bu kuşkusuz. Yalnızlıktaki huzuru anlatamadığım bu kalabalık; eşitliğe bir inansa, insan oluverecek insan.
    TEK TANRI’nın yarattığını yargılayan bilgisiz yargıçlar. Kalabalıklarıyla övünen sürüler. Sürülerinin heybetiyle korku saldıklarını sanarken; ah o sür.ülerinin nereye sür.üldüğünü bir bilseler! Sür.ülerle dolmuş bu vahşi hayata veda edip çekildiğim mağarada; aynalar bile döndürmüyor beni artık dünyaya. Sanırım o vakit çok yakın. Oturduğumuz yerden ayağa kalkmamız için çalacak o kalk borusunun vakti.
Bir esir kampında yaşamaktansa özgürlük için ölmeye razı bir isyanla dolduran da içimizi onun sesidir belki.         Levh-i Mahfuz ile haberi gelen o sese hücrelerinizden kulak verin şimdi. Vakit varken okuyun, düşünün ve dinleyin.
    Soruyorum şimdi. Anlayamayan ‘Boş ver çok düşünme. Yaşa geç işte’ üşengeçlerine! Yoksa siz çarmıha gerileni bir kişi mi sanmıştınız ve son gelenin de bir gün sizler gibi dirilmeyeceğini mi? Pekiyi dirilmeye gerçekten inananların sürülmeye tahammülleri olur mu? Ve de hiç kimseye biat etmeyen Tanr1′nın yeryüzündeki halifesinin eğik bir başı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder